Onarimi basarmis arkadaslar

zöhre

New member
Allah bama da nasip etsin.onarimi basarmis arkadaslara bu sorum. İki aylik bir bebegim var. İkinci evladim.yeniden dogum yapmis olsaydiniz nasil bi
surec yasardiniz.ne yapardiniz.bana ne tavsiye edersiniz
 

Bezbebek

New member
Emzirirken terapiye girmiş gibi ellerini yüzünü minicik oluşunu izleyin. Ağlayın gerekirse. Başka hiçbir şey ile oyalanmayin. Ne yemek yapacağınızi düşünmeyin mesela. Sadece minicik bebeğiniz.. masumiyeti.. size muhtacligi..
Belki kendi bebekliginiz.. acaba anneniz sizi böyle sevdi mi? Kendini size bıraktı mı? Bebekken ne hissetmiş olabilirsiniz?..
 

zöhre

New member
Emzirirken terapiye girmiş gibi ellerini yüzünü minicik oluşunu izleyin. Ağlayın gerekirse. Başka hiçbir şey ile oyalanmayin. Ne yemek yapacağınızi düşünmeyin mesela. Sadece minicik bebeğiniz.. masumiyeti.. size muhtacligi..
Belki kendi bebekliginiz.. acaba anneniz sizi böyle sevdi mi? Kendini size bıraktı mı? Bebekken ne hissetmiş olabilirsiniz?..

Ahhhh.cok tsk ederim. Ne guzel bi yermis burasi. Neler neler ogrendim..
 

baharibeklerken

New member
Tekrar bebeğim olsa yanından sıcağından ayırmamaya çalışırdım. Onun her hâlini şu gibi içmeye çalışırdı. Onun o bozulmamış hâlinin benimde iyileşmeye maya olması niyetiyle ve duasıyla... Ahenkle dans eder gibi yavrumla ritim tutturmaya, alemde sadece ikimiz varmışcasina daldigim anların tadını çıkarmaya ve bu anları mümkün mertebe çogaltmaya çalışırdım. Onu her hissediş duyuş dokunusumda kendi bebekliği mı de yanıma alır ona da hayalen aynısını yapardım.
 

Nuray19

New member
Allah bama da nasip etsin.onarimi basarmis arkadaslara bu sorum. İki aylik bir bebegim var. İkinci evladim.yeniden dogum yapmis olsaydiniz nasil bi
surec yasardiniz.ne yapardiniz.bana ne tavsiye edersiniz

Şimdi durup geriye bakınca; ilk kizimda hiç farketmedigim yaralarım kanadı,sızladi.. afalladim, cuvalladim, bu iş çok zormuş dedim çünkü hiç bilmediğim sizilarim varmis. İlk kızımın doğumuyla sancılı bir farkindaliga giden bir süreç yaşadım..

Lakin ikinci kızım doğunca işte o kanayan yaralari onunla iyi etmeye başladım hala da gayret ediyorum. Ona baktıkça kendi bebekligimi düşünüyorum nasıl hissettigimi kimbilir nasıl karşılık bulduğumu.. hem kızıma hem kendi bebekligime onu çok sevdiğimi söylüyorum.aglasanda sizlasanda uyumasanda seni seviyorum ve çok kiymetlisin diyorum. Şimdi tertemizsin ve hiçbir meziyetin yok, ben seni işte o saf halinle herhangi bir basmakalıp kabule bağlı olmadan sadece sen olduğun için seviyorum diyorum hem ablasına hem ona hem benim kendi küçük kalbime ..

Hani bu güvenli bağlanma da derlerdi kendini çocuğa bırakmak diye. İşte bu hal varya inanılmaz güzel ve kaygısız bir hal.. acayip dinlendirici.. acikmasini, uykusunu , isteklerini değil ihtiyaçlarını çocuğa bırakıp ona eşlik etmek.. uyutma yedirme öğretme törpüleme derdi olmadan süreci fıtratı bozulmamış bir kula bırakıp onun sana rehberlik etmesine izin vermek.. mesela yavaşlamak mesela ellerini kesfedince kaybettiğimiz hayret ve merakı tekrar merak etmek.. izleyin yavrunuzu.

Kendi içinizde kaybettiğiniz o küçük çocuk varya hani belki kıvır kıvır saçlı parlak gözlü hani belki bıcır bıcır konuşan belki endişeli işte onu canlandirin. Bebeğinizle onuda buyutun.. ev işlerinin nasilda mecburi ama gereksiz, kaygilarinizin nasilda yersiz, çocuklara yaklasiminizin nasilda koşullara kaliplara bağlı anlamsız olduğunu göreceksiniz..

Bırakın kendinizi onlara, eğitmeye çalışmadan aman şimdi böyle yapıyor sonra ne olur demeden, onun çocuğu şöyle onun evi böyle onun anneliği şöyle vs demeden.. bırakın kendini onların yaşama sevinciyle dolu gözlerine. Oyunlarına. Kirpiklerine avuç içlerine .. sanki kendi cocuklugunuzin elinden tutup kaldırmış gibi..

Bu serüven çocuklarımızı büyütmeden ziyade bizim yolculuğumuz. Yolun keyfini sürün.
 

aybüke

New member
Evet ne kadar güzel yazılar boyle...bize kısa kısa ipuçları verir misiniz onarım olmadan nasıl olabilir bu kendini birakmislik halı nasıl başarabiliriz bırakmayı günlük metronom la da düzeltebilir mıyız bu birakamama halimizi.
 

Nuray19

New member
Evet ne kadar güzel yazılar boyle...bize kısa kısa ipuçları verir misiniz onarım olmadan nasıl olabilir bu kendini birakmislik halı nasıl başarabiliriz bırakmayı günlük metronom la da düzeltebilir mıyız bu birakamama halimizi.
Herkesin hikayesi çok farklı o yüzden iyi edecek araçlarda farklıdır zannediyorum.bir yılı aşkın zamandır sancılı bir farkındalık yasadim. Durtulerimle hareket ettiğimi ve yasamimi bu durtulerle sekillendirdigimi gordum maalesef. Ama adını koyamadigim çok yer oldu.farkindalik beni mahvetti tabiri caizse çünkü çıkmaz bir sokağa girmiş gibi hissettim. Yakin zamanda iki kez terapi alma imkanım oldu ve bana uygun görülen ödevleri yaptıkça özgürleştigim, neşem geldi, hafifledim.ama mesele şu ki öyle çok başkalarına odaklı yaşamışim ki onlardan kurtuldukca bosluga düşmüş gibi hissettim ve kim olduğumu bile bulamadim. Aslında hangi rengi sevdigimi, hangi yemeği, nasıl gülmek istediğimi vs vs vs ben kimdim ya hu.. inanır mısınız bilmiyorum. Ne acı demi.
Ama elimi kalbime koyupta o elimin altında pıt pıt atan kalbin benim çocuk kalbim olduğunu hayal edip onun yanına sokulup onun endişeli gözlerine kivircik saclarina bakıp ona sarildigimda, o ağladığında sen çok değerlisin dediğimde gerçektende yaratildigim için değerli hissetmek neymiş biraz anladim. Hiç öyle hissetmemistim. Degerimi hep başkalarının kabulünde aramıştım ama ben şimdi kendime değer veriyorum.hicbir kalıba bağlı kalmadan.

O yüzden ev daginikken eskiye nazaran daha rahat oyuna odaklanıyor kızım yemezse yetersiz hissetmiyor işler benim dediğim gibi olmadiginda akışına daha rahat birakabiliyorum. Çünkü bana dayatılan kalıpları değil de benim kendi isteklerimi oncelemeye calisiyorum.daha çok yolum var ama bu yol çok lezzetli. Dağlara çıkıp son ses bağırmak rüzgarı teninde hissetmek gormek, duymak... Hayatı yaşanabilir kılan şeyler varmis..

Kendini bırakmak benim içimde kaybolan çocuğu bulmamla başladı.onuda kizlarimin yanına kattim oyuna oturunca oda bizimle oturdu.yemek derdi aklıma düşünce şimdi oyun oynuyorum ve canım yapmak istemiyor bir çorba yaparım olmadı diyebildim hayret bı şekilde. Ev daginikken ve pisken çocuklar bı yanda ilgi beklerken şuan canım kitap okumak istiyor deyip bı kucagimda 3 aylık bebe etegimi cekistiren 3 yaşında ablasiyla kahve yaptım bı keyif ictim. Çocuklarım hiç incinmedi annem benimle oynamıyor diye duygisal boşluğa da dusmedi. Ama ben iyi hissettim. Sonra enerjim geldi.sonra gözleri gulen bir anne olmanın tadını aldim. Kimseyi düşünmeden yaşamak ne özgür biseymis...

Ne uzun oldu ve belki de ne saçma..ama öyle işte bu hali hissetmeden bu dünyadan gocmedigim için hamdolsun.
 

Bezbebek

New member
Herkesin hikayesi çok farklı o yüzden iyi edecek araçlarda farklıdır zannediyorum.bir yılı aşkın zamandır sancılı bir farkındalık yasadim. Durtulerimle hareket ettiğimi ve yasamimi bu durtulerle sekillendirdigimi gordum maalesef. Ama adını koyamadigim çok yer oldu.farkindalik beni mahvetti tabiri caizse çünkü çıkmaz bir sokağa girmiş gibi hissettim. Yakin zamanda iki kez terapi alma imkanım oldu ve bana uygun görülen ödevleri yaptıkça özgürleştigim, neşem geldi, hafifledim.ama mesele şu ki öyle çok başkalarına odaklı yaşamışim ki onlardan kurtuldukca bosluga düşmüş gibi hissettim ve kim olduğumu bile bulamadim. Aslında hangi rengi sevdigimi, hangi yemeği, nasıl gülmek istediğimi vs vs vs ben kimdim ya hu.. inanır mısınız bilmiyorum. Ne acı demi.
Ama elimi kalbime koyupta o elimin altında pıt pıt atan kalbin benim çocuk kalbim olduğunu hayal edip onun yanına sokulup onun endişeli gözlerine kivircik saclarina bakıp ona sarildigimda, o ağladığında sen çok değerlisin dediğimde gerçektende yaratildigim için değerli hissetmek neymiş biraz anladim. Hiç öyle hissetmemistim. Degerimi hep başkalarının kabulünde aramıştım ama ben şimdi kendime değer veriyorum.hicbir kalıba bağlı kalmadan.

O yüzden ev daginikken eskiye nazaran daha rahat oyuna odaklanıyor kızım yemezse yetersiz hissetmiyor işler benim dediğim gibi olmadiginda akışına daha rahat birakabiliyorum. Çünkü bana dayatılan kalıpları değil de benim kendi isteklerimi oncelemeye calisiyorum.daha çok yolum var ama bu yol çok lezzetli. Dağlara çıkıp son ses bağırmak rüzgarı teninde hissetmek gormek, duymak... Hayatı yaşanabilir kılan şeyler varmis..

Kendini bırakmak benim içimde kaybolan çocuğu bulmamla başladı.onuda kizlarimin yanına kattim oyuna oturunca oda bizimle oturdu.yemek derdi aklıma düşünce şimdi oyun oynuyorum ve canım yapmak istemiyor bir çorba yaparım olmadı diyebildim hayret bı şekilde. Ev daginikken ve pisken çocuklar bı yanda ilgi beklerken şuan canım kitap okumak istiyor deyip bı kucagimda 3 aylık bebe etegimi cekistiren 3 yaşında ablasiyla kahve yaptım bı keyif ictim. Çocuklarım hiç incinmedi annem benimle oynamıyor diye duygisal boşluğa da dusmedi. Ama ben iyi hissettim. Sonra enerjim geldi.sonra gözleri gulen bir anne olmanın tadını aldim. Kimseyi düşünmeden yaşamak ne özgür biseymis...

Ne uzun oldu ve belki de ne saçma..ama öyle işte bu hali hissetmeden bu dünyadan gocmedigim için hamdolsun.

Çok güzel dile getirmissiniz. Size katılıyorum.
 

aybüke

New member
İmrenerek okudum Allah bize de nasip etsin peki bu basit ödevler nelerdi acaba bize yardimci olur belki
 

zöhre

New member
Herkesin hikayesi çok farklı o yüzden iyi edecek araçlarda farklıdır zannediyorum.bir yılı aşkın zamandır sancılı bir farkındalık yasadim. Durtulerimle hareket ettiğimi ve yasamimi bu durtulerle sekillendirdigimi gordum maalesef. Ama adını koyamadigim çok yer oldu.farkindalik beni mahvetti tabiri caizse çünkü çıkmaz bir sokağa girmiş gibi hissettim. Yakin zamanda iki kez terapi alma imkanım oldu ve bana uygun görülen ödevleri yaptıkça özgürleştigim, neşem geldi, hafifledim.ama mesele şu ki öyle çok başkalarına odaklı yaşamışim ki onlardan kurtuldukca bosluga düşmüş gibi hissettim ve kim olduğumu bile bulamadim. Aslında hangi rengi sevdigimi, hangi yemeği, nasıl gülmek istediğimi vs vs vs ben kimdim ya hu.. inanır mısınız bilmiyorum. Ne acı demi.
Ama elimi kalbime koyupta o elimin altında pıt pıt atan kalbin benim çocuk kalbim olduğunu hayal edip onun yanına sokulup onun endişeli gözlerine kivircik saclarina bakıp ona sarildigimda, o ağladığında sen çok değerlisin dediğimde gerçektende yaratildigim için değerli hissetmek neymiş biraz anladim. Hiç öyle hissetmemistim. Degerimi hep başkalarının kabulünde aramıştım ama ben şimdi kendime değer veriyorum.hicbir kalıba bağlı kalmadan.

O yüzden ev daginikken eskiye nazaran daha rahat oyuna odaklanıyor kızım yemezse yetersiz hissetmiyor işler benim dediğim gibi olmadiginda akışına daha rahat birakabiliyorum. Çünkü bana dayatılan kalıpları değil de benim kendi isteklerimi oncelemeye calisiyorum.daha çok yolum var ama bu yol çok lezzetli. Dağlara çıkıp son ses bağırmak rüzgarı teninde hissetmek gormek, duymak... Hayatı yaşanabilir kılan şeyler varmis..

Kendini bırakmak benim içimde kaybolan çocuğu bulmamla başladı.onuda kizlarimin yanına kattim oyuna oturunca oda bizimle oturdu.yemek derdi aklıma düşünce şimdi oyun oynuyorum ve canım yapmak istemiyor bir çorba yaparım olmadı diyebildim hayret bı şekilde. Ev daginikken ve pisken çocuklar bı yanda ilgi beklerken şuan canım kitap okumak istiyor deyip bı kucagimda 3 aylık bebe etegimi cekistiren 3 yaşında ablasiyla kahve yaptım bı keyif ictim. Çocuklarım hiç incinmedi annem benimle oynamıyor diye duygisal boşluğa da dusmedi. Ama ben iyi hissettim. Sonra enerjim geldi.sonra gözleri gulen bir anne olmanın tadını aldim. Kimseyi düşünmeden yaşamak ne özgür biseymis...

Ne uzun oldu ve belki de ne saçma..ama öyle işte bu hali hissetmeden bu dünyadan gocmedigim için hamdolsun.

Bu anlattiklariniz benm icin hayalotesi.yemek derdini dusunmemek.cocuklugina gitmek,degerli hissetmek...veya hepsini gectim.cocukla oyun oynamak bile bana cok uzak kavramlar..umarim birgun ben de sekine icinde bi anne olabilirim
 
Allah bama da nasip etsin.onarimi basarmis arkadaslara bu sorum. İki aylik bir bebegim var. İkinci evladim.yeniden dogum yapmis olsaydiniz nasil bi
surec yasardiniz.ne yapardiniz.bana ne tavsiye edersiniz

Hmmm... Ne güzel bir konu... Ben de onarım sürecinde olan bir anneyim, yalıtım sürecini tamamlayalı epey oluyor ama onarım ömür boyu sürecek bir şey... Onarımı geçirmemin yanı sıra onarım terapisi almış bir çok insanla tanışam ve derinleşerek sohbet etme fırsatım oldu. Hepsinin dostluğuna minnettarım. Buradan süzülenlerle cevap vermem gerekirse; en başta doğumun getirdiği sekine halimi kullanmaya çalışırdım. Lohusalığa kötü ve zor diyenlere aldırış etmiyorum, ilk evladımda da etmemiştim. Kadınların kendi küçük tatlı kaprisleri var, bence onlardan biri :) Bunun bilimsel ve psikolojik kökenine inip düşündüğünüzde; kadın sadece "daha hassas" Neden daha hassas; çünkü, Allah çok güzel yaratmış :) Çünkü tamamen aciz, minicik bir varlık var ona bağımlı olan; onu anlayabilecek, sinyallerini okuyabilecek ve ihtiyaçlarına içgüdüsel olarak en güzel yanıtı verebilecek şey kitaplarda değil! Annenin ruhunda vermiş bunu Allah. O yüzden öyle hassasım... Tutup ev işlerine, eşimin davranışlarına, akrabalarımın hallerine değil bebeğime odaklanırsam aslında lohusalık anne ile bebeğin bir balayı tadında geçebilir :) Geçmelidir... Rabbim ibadetle, namazla bile bölmüyor bu 6 haftayı değil mi.. Yavrumuza dönelim diye... Biz de araya başka şeyleri almayalım diyenniyet edersek inşallah aklımız her kaydığında o işlerden ve başkalarından kendimizi geri yavrumuzun kapsama alanına çekebiliriz .. Lohusalıktan başladım ama devamında da böyle, azalsa da hassasiyet, duyarlılık devam ediyor.Bu yüzden kadınlara sen anne olduktan sonra daha .... oldun diyorlar. Annelik hassasiyetimizi arttırdığı için kabımızda olanlar daha da gün yüzüne çıkıyor. Kabımda eskiden kalma tortular sebebiyle öfke varsa, anne olunca daha öfkeli oluyorum, kabımda duyarsızlaşmak için temizlik yapmak varsa daha takıntılı biçimde temizlik yapıyorum, kabımda incinmişliğimden gelen alınganlık varsa annelikle beraber daha bir alınganlaşıyorum...

Onarım bu kabı temizlemek.Kendimize dönmek.. Evlatlar bir yük değil, bizi zorladıkları yerlerden "anne bak şuranı tamir etmen gerekiyor" diyen sensörlerimizi okumamıza yardım eden en önemli onarım yardımcılarımız.
Onarım hiç bitmeyen bir süreç daha önce de söylediğim gibi. Bu süreçte ne zaman duygu dünyam dalgalansa, zorlansam bunu ilk anladığım yer kızımla ilşikim oluyor. Geçirdiğimiz vakit içimde afacan kız hisleri doğurmuyorsa anlıyorum ki bende bir şeyler var. İçime dönüyorum böyle zamanlarda. Aslında oyalanma davranışı nedeniyle en çok da başkalarıyla yakınlaşmak istediğim zamanlar oluyor, çünkü sosyalleştikçe kendimi duymayacağım. Bilinçaltım benimle o yüzden oynuyor. Ama kanmamaya çalışıyorum :) Çok sosyalleşmeden kendimi duymaya çalışmak, incindiysem incindiğim yerimden kimseden medet ummadan, beklentiye girip karşılamadı diye kapris yapıp hem kendimi hem ilişkimi yormadan kendim tutuyorum. O incinmiş yerimin kökü çoğu kez
çocukluğumda kötü hissettirildiğim yerlere dokunduğu için inciniyor.
Çocucuğumla çocuklaşıyorum. Bu Peygamber efendimizin hadis i şerifidir. İçim daralsa da o etrafa bulgurları saçarken, ağzımdan derin derin nefes verip (adem hoca son pedagoji okulunda nalatmıştı sanki bir ateşi söndürür gibi üfleyip) o an çocuğumun minik ellerine bakıyorum; bunu yapamadığı için daralan küçük Gülbaharı içimde öpüyorum öpüyorum...
Bol Bakara Suresi okuyorum, tefsiriyle, bazen dinliyorum... Ruhi daralma halleri için çok etkilidir.
Evde ada çayı yaprağı yakıp benden yada başkasında yayılan kötü enerjiyi dağıtmaya çalışıyorum.
Kimseye kendimi savunmama konusunda niyet ediyorum. Kimseye ne açıklama ne savunma yapmıyorum. Çünkü hassas isem karşımdakini de hassaslaştırırım.
Şükran duygusuyla içimi doldurmaya gayret ediyorum.
"Ben kimim, varlığımın bu dünya üzerindeki anlamı ne? Bu dünyada bırakabileceğim hoş bir sada var mı?" diye tefekkür etmeye çalışıyorum geceleri...
Gündelik telaşlar arasında düşünemeyeceğim bir şey bu. Kimisi için bebek örgüleri örmek, kimisi için bir şeyler yazmak çizmek, bir başkası için bir muhtacı doyurmak... Hepimize Rabbim, kusursuz yarattığı düzende bir yer biçmiş, bu yere uygun davranmaya dair içimizde sevkler ve motivasyonlar yaratmış. SEndeki motivasyon bende yok, bendeki sende.. Bunu bulmak zorundayım... Gündelik telaşlar arasında bu varoluş amacımı bulma ve ona uygun davranma edimini yitirirsem dengem de şaşar, ruhi hastalıklarım da olur. Çünkü Allah böyle programlamış.. Çoğumuz bunu bilmiyoruz....

Size tavsiyem, önce yavaşlayın, yavaşladıkça kaygılanıp daralacaksınız, bu daraldığınız noktaları bulup genişlemeniz gereken noktaları çıkartın. Sebebi ne olabilir yahu şurada silinmemiş tezgah benim dünyamı yıkıyor diye diye sizdeki kötü hisleri, ezilmişlikleri görün ve sarıp sarmalayın kendinizi.
Kalp dinleme gezsrsizi
metronom işe yarar. Sosyalleşmeye çalışmamak işe yarar. Kendinizi ve evladlarınızı kabul edip şükrettikçe yolunuz aydınlanmaya başlar inşallah

Sevgiler..
 

Dilekakn

New member
Hepinizin yuregine saglik ne güzel anlatmissiniz bende onarim surecine hazirlanan bi anne olarak gozlerim dolu dolu okudum ve onarim surecini yasayan annelerin yazilarinda o derinligi.genisligi gordukce umutlandim bende boyle hissedebilecek miyim kendimi baskalarinin bicmis oldugu kaliplardan cikarabilecek miyim kanayan incinen yanlarimi bulup sarabilecek miyim en onemlisi BEN ZATEN DEGERLIYIM diyebilecek miyim gonulden hissederek ...
 

Atıfınannesi

New member
Şimdi durup geriye bakınca; ilk kizimda hiç farketmedigim yaralarım kanadı,sızladi.. afalladim, cuvalladim, bu iş çok zormuş dedim çünkü hiç bilmediğim sizilarim varmis. İlk kızımın doğumuyla sancılı bir farkindaliga giden bir süreç yaşadım..

Lakin ikinci kızım doğunca işte o kanayan yaralari onunla iyi etmeye başladım hala da gayret ediyorum. Ona baktıkça kendi bebekligimi düşünüyorum nasıl hissettigimi kimbilir nasıl karşılık bulduğumu.. hem kızıma hem kendi bebekligime onu çok sevdiğimi söylüyorum.aglasanda sizlasanda uyumasanda seni seviyorum ve çok kiymetlisin diyorum. Şimdi tertemizsin ve hiçbir meziyetin yok, ben seni işte o saf halinle herhangi bir basmakalıp kabule bağlı olmadan sadece sen olduğun için seviyorum diyorum hem ablasına hem ona hem benim kendi küçük kalbime ..

Hani bu güvenli bağlanma da derlerdi kendini çocuğa bırakmak diye. İşte bu hal varya inanılmaz güzel ve kaygısız bir hal.. acayip dinlendirici.. acikmasini, uykusunu , isteklerini değil ihtiyaçlarını çocuğa bırakıp ona eşlik etmek.. uyutma yedirme öğretme törpüleme derdi olmadan süreci fıtratı bozulmamış bir kula bırakıp onun sana rehberlik etmesine izin vermek.. mesela yavaşlamak mesela ellerini kesfedince kaybettiğimiz hayret ve merakı tekrar merak etmek.. izleyin yavrunuzu.

Kendi içinizde kaybettiğiniz o küçük çocuk varya hani belki kıvır kıvır saçlı parlak gözlü hani belki bıcır bıcır konuşan belki endişeli işte onu canlandirin. Bebeğinizle onuda buyutun.. ev işlerinin nasilda mecburi ama gereksiz, kaygilarinizin nasilda yersiz, çocuklara yaklasiminizin nasilda koşullara kaliplara bağlı anlamsız olduğunu göreceksiniz..

Bırakın kendinizi onlara, eğitmeye çalışmadan aman şimdi böyle yapıyor sonra ne olur demeden, onun çocuğu şöyle onun evi böyle onun anneliği şöyle vs demeden.. bırakın kendini onların yaşama sevinciyle dolu gözlerine. Oyunlarına. Kirpiklerine avuç içlerine .. sanki kendi cocuklugunuzin elinden tutup kaldırmış gibi..

Bu serüven çocuklarımızı büyütmeden ziyade bizim yolculuğumuz. Yolun keyfini sürün.

Ne içten yazılar bunlar. Bana Mustafa Ulusoy'un "Aynalar Koridorunda Aşk" kitabını hatırlattı bazı cümleleriniz. Benim de gerçekten onarılmaya ihtiyacım olduğunu daha fazla hissediyorum artık. Sormam da mahsur yoksa terapiye nereye gittiniz? İşe yaradığını görüyorum tabi sizin gayretiniz en etken şeydir ama en azından denenmiş bir yere gitmek istiyorum.
 

Nuray19

New member
Ne içten yazılar bunlar. Bana Mustafa Ulusoy'un "Aynalar Koridorunda Aşk" kitabını hatırlattı bazı cümleleriniz. Benim de gerçekten onarılmaya ihtiyacım olduğunu daha fazla hissediyorum artık. Sormam da mahsur yoksa terapiye nereye gittiniz? İşe yaradığını görüyorum tabi sizin gayretiniz en etken şeydir ama en azından denenmiş bir yere gitmek istiyorum.

Bağlanma terapileri merkezinden bı psikolog hanımla online görüştüm
 

Nuray19

New member
Bu anlattiklariniz benm icin hayalotesi.yemek derdini dusunmemek.cocuklugina gitmek,degerli hissetmek...veya hepsini gectim.cocukla oyun oynamak bile bana cok uzak kavramlar..umarim birgun ben de sekine icinde bi anne olabilirim

Eğer kaliteli bir yaşamı gerçekten arzu ediyorsak sebepler sıralanıyor.
Yemeği karin doyurmak için yapmadığını farketmistim, iyi bir eş iyi bir hanım yemeğini yapar diye yapmisim eşim yemedikce kesin beğenmedi ben zaten beceriksizim güzel yapsam yerdi diye aglamisligim var.
Ev toplu olur temiz olur çocuklarin saçları taralı olur.. şu şöyle yapılır bu böyle olur o öyle olmalıdır ... NEDEN?? Ben böyle istedigim icin değil. Ama öyle istiyormusum gibi olmuş.yani ev temiz olunca rahatliyorum temiz olmasını ben istiyorum.. o kadar kemikleşmiş ki bazı şeyler kendi benligimiz devreden çıkmış başkalarının kurduğu dünyayı devam ettiriyoruz. Bunu farketmek büyük adım.

Ben 14 yaşında evden çıktım ve 27 yaşıma kadar sürekli meşguliyet içindeydim 9 yıl bilfiil çalıştım duygularımı düşünecek ne vakit buldum ne ihtiyaç duydum .son 3 yildır bı apartman dairesinde bir çocukla kalakaldım.ve bu mecburi yalnızlık, tabiri caizse modern bir mağaraya kapanmislik benim duygularimi ortaya çıkardı. Yani farkındalık için belki biraz asosyallik gerekebilir, duygular dürtüler problemler ortaya çıktıkça çözüm aramaya başlıyor insan ve böylece onarıma giden bir süreçte başlamış oluyor.

Ve ayrıca burda okuduğumda aynaya bakıp ben hanimefendiyim ben degerliyim demeliymis diye okuduğumda ama ben bile buna inanmıyorum ki demiştim. Söylesem ne olur ben değerli değilim ki. Ya da ben yeterince iyi değilim ki yani öyle deyince daha mı iyi bir eş anne vs olacağım.yooo. ama şöyle oluyor kendi ozunle buluşunca dışardan gelen sesleri susturup ona ulaşınca kendi yaralarını yine kendin sariyorsun.

Ben kivircik saçlı parlak gözlü endişeli o küçük çocukluğumun yanına şimdiki halimle gittim, ona sarıldım ben geldim dedim seni anlıyorum bak ben büyüdüm 30 yaşındayım 2 kızım var dedim tuttum elinden, merdivenleri beraber çıktık hayalen,sek sek oynadım o içimde kahkaha atarken... seni çok iyi tanıyorum kırgınlıklarıni kizginliklarini pişmanlıklarini kaygilarini herşeyi biliyorum. Ama sen sunu sunu haketmedin sen gerçekten çok değerlisin deyip ona sarıldım agladik.. bir başka an yine kimbilir hangi hislerle buldum o küçük kizi. Yine ben sardım onu ona aslında öyle olmadığını anlattimm...

Bu küçük kızin benimle birlikte olduğunu hiç bilmemisim ne güzel biseymis çocuk ruhunu canlandırmak ve ara sıra onu şımartmak.. yapılması gerekenler ve kabul görmüş davranışların dışına çıkmak ne özgür biseymis...

Dilerim ruhunuz sizi bağlayan prangalardan kurtulsun..
 

Nuray19

New member
İmrenerek okudum Allah bize de nasip etsin peki bu basit ödevler nelerdi acaba bize yardimci olur belki

Sanırım herkesin yapısına ve ihtiyacına göre veriliyor bu odevler.ben hayatim boyunca nerdeyse hiç hatalı bişey yapmamısim bunu hep düşünürdüm yani benim ailemle öyle güvenli bağım falan yok nasıl oldu da bazi dönüm noktalarında öyle dik durabildim kendimden taviz vermedim diye.. beni dizginleyen ve hataya yanastirmayan şeyin toplumsal değerler olduğunu bulduk.yani bir nevi anam babam toplumsal doğrular olmuş. O yüzden bunun üstüne gitmeye calistik..bunun için;

Markete yada durağa gidip burası marketmi burası durak mi diye sormak bir odevdi mesela.

Yada kalabalık bir caddede "ayseee"" migroooosss" diye bağırmak.

Arabaların önünden sekerek karşıya geçmek...

Bı eşarp mağazasında 5-6 esarbi deneyip hiç duzeltmeden hiç bişey demeden ordan çıkmak bir odevdi..

Ev daginikken misafir çağırmak..

Bunlari yapmak benim için çok zorlayıcı oldu hatta şu bağırma işini en tenha yerde yapmaya calistim da kızım anne deli gibi ne bağırıyorsun dedi..😀😀 yapabildikce gülmeye başladım ozgurlestimm.icimdeki cocuk canlanmaya yüzüm gülmeye başladı.
 

Bezbebek

New member
"Markete yada durağa gidip burası marketmi burası durak mi diye sormak bir odevdi mesela.

Yada kalabalık bir caddede "ayseee"" migroooosss" diye bağırmak.

Arabaların önünden sekerek karşıya geçmek..."

Ödevlerin zormuş senin [MENTION=1911]Nurudilara[/MENTION] hanım.
Markete gidip burası market mi diye sorduğunda ne dediler?
O kadar güldüm ki eşim noluyor diyor.
Gerçekten çok merak ettim.
Allah onarımın da hayırlısını versin
Migroooosss diye bağırmak neden ki :))))
Samimiyetimle yazıyorum. Çok keyif aldım. İçimde bir delilik mi var bilemedim şimdi :)
 
Üst