Anneme Mektup

baharibeklerken

New member
Bu mektupta yazdiklarimi seninle konuşamayacagimizi veya okuyamayacağını bilsem de yazmak istedim. Burada okuyan birçok gönlün hislerine tercüman olabilir belki yazdiklarim. Ya da içinde bir yere dokunacak birileri olur da , kalbinin kilitlenmiş kapılarını açacak bir vesile olur sözlerim.

Buna ihtiyacım var. ;
Içimi dökmeye.
İcimde yıllardır dönüp dolaşıp beni hasta eden, duygularimi zehirleyen, beni benden uzağa düşüren neydi bunun peşindeyim. Yollar dönüp dolaşıp sana dayandı yine... Halbuki ben yıllar önce kapatmıştım senle olan kısmı...

Geçen gün yoğun duygularla sana seslendim. Içimden akıp gitti cümleler, sitemler... Duyabildin mi? Sende hissettin mi kalbinde bir sızı, bir burkuntu?.. Anneler hisseder değil mi? Anlam verebildin mi adını koyabildin mi bilmem ama ben hissettiğini düşünüyorum.

Telefonda sesini duymak yetmiyor. Özlüyorum. Ama ne tuhaf ki yanımdayken de sıkılıyorum. Sonra ayrılınca bu çelişkiye deli oluyorum.

Kalbimin senle ilgili kısmından bir şeyler sızdı o gün. Yazip kayit altina almak istedim. Ama mümkün mü oğlum beni yalnız bıraksın. Gece gündüz yapışmak istiyor. Uykuda bile bırakmak çoğu zaman zor oluyor. Ve bunaldım.. Kaçmak istiyorum , yalnız kalmak...

O gün telefondan anlattıklarınla bu halim birleşince içimdeki suskun küçük kızın dili çözülüverdi :
Sana sesleniyorum.
Şimdi yalnızsın. Ev ve bahçe işlerini yapıyor muşsun.
Bensiz rahatsın.
Ayağına dolanan, senden ha bire ilgi isteyen küçük kız yok şimdi. Artık sana üst üste sorular sorup bunaltmıyor. Senden bir şeyler istemiyor.
Ağlamıyor.
Isini rahaat rahat yapabilirsin.
Bitti artık bak.
O günler geride kaldı, hiç bitmeyecek sanıyordun.
Bitti.
Artık o sıkıntıları ben yasıyorum. Sana iki cümle yazayım, içimden aksın bu zehirde kurtulayım diye çekildiğim kapının ardında oğlum bağıra bağıra ağlıyor ve ona bir ses bile vermiyorum. Bir yanım yanlış yapıyorsun dese de bir yanım kaçmak istiyor. Içimde öfke büyük. Ama o öfkenin sıkıntısını masum yavrum çekiyor.

Beni arıyor musun?
O günler aklına geliyor mu ? Kalbinde önce bir siziyla mı anıyorsun sende ?
Dayanamadigin , islerinin bir türlü bitip te benle iki oynayamadigin , seni gectim o mümkün değildi de ablamla oyunlarımızı da mahvettigin geliyor mu aklına?
....

Içimde hiç susmayan bir çığlık var. O çığlık hep varmış meğer. Bastırsam da , duymazdan gelsem de hep oradaymış. Radyonun fondaki cizirtısı gibi hiç gitmemiş... Her hissime , davranışıma , fikrime karışmış. Ben sustu sanmışım sadece.
Susmamış.
Şimdi canavar gibi çıktı oğlum atıyor aynı çığlığı... Bir yanım koşup sarılmak istiyor bir yanım acımıyor ağlasın diyor. Ben hangisiyim ???

O gün bunları yazabildim sana. Sonra koşup sarıldım oğluma. Oğlumun ağlayışı eşliğinde olduğundan tüm yazının üstüne kir damladı. Vicdanımın rahatsızlığı damladı... Ve daha fazla devam edemedim. Kendimi daha fazla duyarsız edemedim...
Edebilseydim ya da müsait olsaydım çok şey vardı söyleyeceğim.
Zaten ne fark ederdi ki.... Yıllar önce duymamıştın beni. Yanıbaşındayken up uzaktın benden. Duygularımdan bi haberdin. Benden habersizdin. Sana duygularımla ilgili, kendimle ilgili o zamanlar bile birşey diyemezken Şimdi söylesem neye yarardı...
Bir insanın içinde kopan çığlıkları annesi duymaz, dinlemezse kim duyar ve dinlerdi...
Hangi insan umursardı...
Beni kim umursardı ki...
Tek tesellim Allah bana benden yakın. Her halimi biliyor. Her anımdan haberdar. Her hissimi en incesine kadar biliyor ve ihtiyaç duyduğum anlarda bunu hatırlatıyor.
Ya o imanımda olmasaydı... Ya küçükken her hatamda , size bagirmamda "Allah yakar. Anne babaya karşı gelinmez." türünden tepkileriniz yüzünden "bir hatam olduğunda annem affediyor bazan unutuyor ama Allah unutmaz her günahımın cezasini verir, affetmez" dediğim gibi inanmaya devam etseydim. O zaman halim nice olurdu??? Ya sizin vebaliniz?...
Yine de itiraf edeyim. Insan kendisi gibi aciz bir varlığın, bir insanın kalbine değmesine duymasına ihtiyaç duyuyor. Yine içte bir ihtiyaç bir açlık doymuyor. Bu Allah kafi değil mi sözünü akla getirse de tecrübelerim bunu söylüyor. Bir hikmeti vardır belki. Belki duyarsızlığımi çözecek sır vardır bu ihtiyaçta? Belki o açlığın acısıyla yumuşatacak bir gönül ararken yavrumun babasını yumuşatacak yollar arayacağım. Böylece yavrumun ihtiyacı daha güzel giderilecek bilemiyorum.

Neyse annem. Yazdıkça çok uzayacak. Burda keseyim. Sana diyemedigim sitemlerimi aleme duyurayım. Benim gibi gönlü yaralılar toplaşıp ağlaşalım. Çare arayalım. Aynı sıkıntıyı yaşamasın evlatlarımız diye uğraşalım. Sizden miras kalıp bizi canavara çeviren o hislerin soyunu nasıl keseriz , ebter ederiz düşünelim. Belki, lütfü ilahi biz son kurbanlar oluruz dua edelim. Efendimiz sav i bize , O'na Kevseri veren Rabbimize tevekkül edelim.
 
Son düzenleme:

baharibeklerken

New member
Biliyor musun. Ne kadar sitem etse de o küçük kız, hâlâ bir umut taşıyormuş. Sana öyle seslenirken bir tarafından umut yeşermiyormuş.;
Annem şimdi beni özlüyordur. Belki bu anıları o da hatırlıyor, pişman oluyordur. Keşke öyle demeseydim, öyle yapmasaydım diyordur.

O umut yerinde mi ?
Bir söylesen şurda şöyle yapmıştım ama keşke.... diye başlayıp itiraf edebilsen... bende sen elinden geleni yaptın şartların elverdiğince desem... ve içimde güller açsa. Annem den bir umut var diye. Bir gün beni anlayacak neler çektiğimi fark edecek diye... Bir tarafım da kızacak; "öyle kolay mı bir özür, Ömrümde neler çektim ben."

İşin kısası annem o küçük kız hâlâ seni bekliyor. Sana ihtiyaç duyuyor.
Bu umutsuz bekleyişte ona annelik yapmak da bana düşüyor. Kollarımı sinemi acabildigim kadar açarak sımsıcak sarıp sarmalamak... yıllardır kendiyle kavga etmiş, içinde ne savaşlar vermiş ben... bu kıvama ermem gerektiğini görüyorum. InsaAllah başarabilirim. Senden eksik kalanları edinip hem kendimi hem yavrumu hem de eşimi doyurabilirim.
 

Nuray19

New member
Biliyor musun. Ne kadar sitem etse de o küçük kız, hâlâ bir umut taşıyormuş. Sana öyle seslenirken bir tarafından umut yeşermiyormuş.;
Annem şimdi beni özlüyordur. Belki bu anıları o da hatırlıyor, pişman oluyordur. Keşke öyle demeseydim, öyle yapmasaydım diyordur.

O umut yerinde mi ?
Bir söylesen şurda şöyle yapmıştım ama keşke.... diye başlayıp itiraf edebilsen... bende sen elinden geleni yaptın şartların elverdiğince desem... ve içimde güller açsa. Annem den bir umut var diye. Bir gün beni anlayacak neler çektiğimi fark edecek diye... Bir tarafım da kızacak; "öyle kolay mı bir özür, Ömrümde neler çektim ben."

İşin kısası annem o küçük kız hâlâ seni bekliyor. Sana ihtiyaç duyuyor.
Bu umutsuz bekleyişte ona annelik yapmak da bana düşüyor. Kollarımı sinemi acabildigim kadar açarak sımsıcak sarıp sarmalamak... yıllardır kendiyle kavga etmiş, içinde ne savaşlar vermiş ben... bu kıvama ermem gerektiğini görüyorum. InsaAllah başarabilirim. Senden eksik kalanları edinip hem kendimi hem yavrumu hem de eşimi doyurabilirim.

Ah ki ne ah... Onlardan kalanlarla oluşan benle annelik yapmak eşlik etmek ne zor..bir yanın bırak ağlasın derken bir yanın yanması.. fıtrata muhtaç hislerle fitraten annelik yapma serüveni ne zor.. ağzınıza sağlık baharibeklerken.. aldiii götürdü yazınız beni.. aslında istediğimiz kızım ben surda su yüzden şöyle bı hata yaptım ama seni çok seviyorum iyi olduğunu düşünerek öyle davrandım demesi annemizin.belki bi su serperek yaramiza..
 

Merve1987

New member
Ah ki ne ah... Onlardan kalanlarla oluşan benle annelik yapmak eşlik etmek ne zor..bir yanın bırak ağlasın derken bir yanın yanması.. fıtrata muhtaç hislerle fitraten annelik yapma serüveni ne zor.. ağzınıza sağlık baharibeklerken.. aldiii götürdü yazınız beni.. aslında istediğimiz kızım ben surda su yüzden şöyle bı hata yaptım ama seni çok seviyorum iyi olduğunu düşünerek öyle davrandım demesi annemizin.belki bi su serperek yaramiza..

Insanlardan pismanlik beklemek!!!
Bende hep hayal kırıklığına sebep oldu.Esimle onca problem yasamamiza ragmen hicbir emare gormedim. Daha dogrusu hic bir insanda gormedim. Ben de bosverdim artık beklemiyorum. Ya da beklememeye çalısıyorum. Çünkü herkes haklı kendince. Bunun bos bir caba olduğunu fazlasıyla tecrübe ettim. Demem o ki beklemeyelim onlar pisman olup hatalarini anlayinca daha bir lezzet alıyor insan.
 

Merve1987

New member
Son olarak sunu eklemek istedim. Insanlara pismanlik yasatmak icin versigimiz mucadeleyi nefsimizdeki o insana karsı olan kizginliklari ve ofkeyi yenebilmek icin vermemiz daha mantıklı. Sizin yazdiklariniza binaen yazmiyorum kendi nefsim adina yaptigim cikarimi yazmak istedim. Ustadin dedigi gibi
"Adavet etmek istersen, kalbindeki adâvete adâvet et, onun ref'ine çalış. Hem en ziyade sana zarar veren nefs-i emmârene ve hevâ-i nefsine adâvet et, ıslahına çalış. O muzır nefsin hatırı için mü'minlere adâvet etme. Eğer düşmanlık etmek istersen, kâfirler, zındıklar çoktur; onlara adâvet et. Evet, nasıl ki muhabbet sıfatı muhabbete lâyıktır. Öyle de adâvet hasleti, her şeyden evvel kendisi adâvete lâyıktır."
 

Henna

Member
Merhaba [MENTION=5246]baharibeklerken[/MENTION] hanim. Nilüfer Devecigil'in Işığın Yolu adinda bir kitabi var. Biliyor musunuz bilmiyorum. 2.kez okuyorum ben. Tavsiye ederim, annesiyle olan bağlanma türü hakkinda bilgi sahibi olmak isteyenlere. Güzel bir hikaye.
 

Nuray19

New member
Son olarak sunu eklemek istedim. Insanlara pismanlik yasatmak icin versigimiz mucadeleyi nefsimizdeki o insana karsı olan kizginliklari ve ofkeyi yenebilmek icin vermemiz daha mantıklı. Sizin yazdiklariniza binaen yazmiyorum kendi nefsim adina yaptigim cikarimi yazmak istedim. Ustadin dedigi gibi
"Adavet etmek istersen, kalbindeki adâvete adâvet et, onun ref'ine çalış. Hem en ziyade sana zarar veren nefs-i emmârene ve hevâ-i nefsine adâvet et, ıslahına çalış. O muzır nefsin hatırı için mü'minlere adâvet etme. Eğer düşmanlık etmek istersen, kâfirler, zındıklar çoktur; onlara adâvet et. Evet, nasıl ki muhabbet sıfatı muhabbete lâyıktır. Öyle de adâvet hasleti, her şeyden evvel kendisi adâvete lâyıktır."

Harika.. benimkisi aktif bir beklenti değil, zaten umudum yok böyle biseyden ama böyle olsa sanki çok daha çabuk iyi olurum gibi geliyor.sebepler dairesinde takili kalınca insan, müsebbibi ve Onun yarattığı hisleri ve o hislerin ne için yaratıldığını asil amacının ne olduğunu unutuveriyor.
Bunca bozuk hissimizi cocukluga bağlayıp sonra sorumlu olarak bize bunları kim yasattiysa onları tutunca şifada onlarla kalbi barismaktan olacak zannediyor insan. Geçen sanirim [MENTION=5246]baharibeklerken[/MENTION] yazmıştı nefis diye bir şey var ve biz onu unutuyoruz diye.butun sucu ona buna atıp nefsimizi akliyoruz diye.

"Kalbindeki adavete adavet et " düsturunu hayata geçirmek öyle zor ki.duygularla başa çıkmak.. maddi sebepler önünde dizili serili dururken onların içinden bakış acini siyirip manevi sebepleri bulmak ve onlara yoğunlaşıp onlarla barismaya çalışmak zor..

Ama bu yazıyla kafamda bı yerleri harekete geçirdiğiniz için teşekkür ederim.
 

Merve1987

New member
Harika.. benimkisi aktif bir beklenti değil, zaten umudum yok böyle biseyden ama böyle olsa sanki çok daha çabuk iyi olurum gibi geliyor.sebepler dairesinde takili kalınca insan, müsebbibi ve Onun yarattığı hisleri ve o hislerin ne için yaratıldığını asil amacının ne olduğunu unutuveriyor.
Bunca bozuk hissimizi cocukluga bağlayıp sonra sorumlu olarak bize bunları kim yasattiysa onları tutunca şifada onlarla kalbi barismaktan olacak zannediyor insan. Geçen sanirim [MENTION=5246]baharibeklerken[/MENTION] yazmıştı nefis diye bir şey var ve biz onu unutuyoruz diye.butun sucu ona buna atıp nefsimizi akliyoruz diye.

"Kalbindeki adavete adavet et " düsturunu hayata geçirmek öyle zor ki.duygularla başa çıkmak.. maddi sebepler önünde dizili serili dururken onların içinden bakış acini siyirip manevi sebepleri bulmak ve onlara yoğunlaşıp onlarla barismaya çalışmak zor..

Ama bu yazıyla kafamda bı yerleri harekete geçirdiğiniz için teşekkür ederim.
Daralmıslığımız, öfke kontrol bozuklugumuz, zayıf benlik yapımız... hepsini bir arada düsününce genel olarak hep cocuklugumuza iniyoruz eeee doğal olarak da annelerimizi sucluyoruz. "Yetenekli cocugun drami" kitabindan da bunlari itiraf edip kabul etmemiz gerektigini biliyoruz. Hep beraber Adem bey'in klavuzluğunda amasız fakatsız onların suclarının oldugunu, yasadığımız degersizlik, asagilanma vs gibi hislerin hakettigimiz icin degil onlarin tahammulsuzluklerinin sonucu oldugunu kabul etmemiz ve orda edindigimiz duygu ve hisleri benligimizden uzaklastirmamiz gerektigini anladik. Ama ilk asamada olay kizginliga gidiyor.

Evet yalitim surecinde annemi ve diger yetiskinleri hayalen karsima alip "Bunlar sizin yanilgilariniz ben bunlari haketmedim ben degerliyim" dedim, dedik. Bundan sonraki asamada cocuklugumuzda bize yasatilan hislerle kendi cabalarimizla mucadele ederken; affetme terapisi, savunmasizlik, onlara karsı da( "seni kendi haline birakiyorum " dıyerek) bagsizlasma gibi egzersileri yaptik. Ve bu surec bizim icin bitti.

Gerisi benim anladigim [MENTION=5246]baharibeklerken[/MENTION] in dedigi gibi oraya takili kalmayarak aramizdaki iliskiyi coculuk anilariyla yipratmadan icimizdeki kizginlik ve adavetle mucadeleyle devam etmesi gerektigini anliyorum. Terapi surecinde danismanima "cocukluk tavramalarimı yasatanlara karsi icimde bir kin, nefret yada en azindan sogukluk olustu. Ben simdi onlarla iliskilerimi nasil surdurecegim" dedigimde bunun yanlis oldugunu amacimizin bu olmadigini soyledi. Nitekim bana da mantıklı gelen bu. Artik kendi farkındaliklarimizi kazandiktan sonra kizginlik, ofke, adavet hislerimizle mucadele kismi irade gelistirme ya da nefis mücadelesi kapsamina giriyor bence. Zaten psikolojik olarak insani en cok yipratan hislerdir bunlar (ofke ve adavet)
 
Son düzenleme:
Merhaba sevgili arkadaşlar [MENTION=829]BAHAR[/MENTION]ıbeklerken [MENTION=7773]Merve1987[/MENTION] [MENTION=1911]Nurudilara[/MENTION] [MENTION=13961]Esraa.[/MENTION] Ve diğer arkadaşlar.
Kendi çocukluğumla ilk yüzleşmeye başladığım dönemlerde anneme karşı içimdeki öfkeyi kusmuştum. Beni hiç sevmedin, kardeşimi daha çok sevdin. Kızdın , hep kaşların çatık benden nefret ediyorsun , öyle konuşuyorsun dedim. Senin gibi bir anne olmayacağım dedim. Çok fırtınalı bir karşılaşma yaşadım annemle. Onu çok üzdüm, çaresizliğe ve umutsuzluğa ittim. Oysa bana hep iyiliğimizi düşündüğünü , benim hissettiklerimin farkında bile olmadığını, bizi sevdiğini söyledi. Tartışmalı bir konuşmanın ardından madem öyle düşünüyorsun ben böyle yapmak istememiştim özür dilerim ben sizi sevdim dedi. Sevmenin ne olduğunu bilmiyordu ve bize de öyle göstermişti sevgisini bunu anlamam aylarımı belki yıllarımı aldı. Bu konuşmadan sonra annem hep kendini bana karşı eksik hissetti. Hep daha fazlasını yapmaya çalıştı benim için. Artık sevdiğini söylüyor ben sizi çok seviyorum, sizi özledim diyor. Bilmiyorum beden ama o sözleri hiç yakıştıramıyorum anneme yavan geliyor. Kendime de yakıştıramıyorum anne seni seviyorum demek istiyorum ama bişey engel oluyor nefsime kırıp o sözleri kullanamıyorum.
Burdan şuraya gelmek istiyorum. Evet annemiz babamız yanlış yapmışlar ancak bildikleri en doğruyu yapmaya çalışmışlar. Ben ailemde onu görüyorum. Artık içimde o kadar öfke kalmadı inşaallah onlara karşı. Nefsimi yenip onlara daha candan ve içten davranmak istiyorum. Çocukluğumda sarılanadığımı öpemediğimi şimdi yapmak istiyorum. İnşaalah nefsimi yenip onlara karşı daha şefkatli davranmayı başarabilirim. Sevgi o kadar büyük bir sihir ki onu gören de sevmek istiyor. Bilmiyorum annem bana nasıl sevgisini gösteriyordu. Ancak ben yavrumu içimden gelen kelimelerle severken o da benim gibi sevmeye başlamıştı. Tabi farklı tarzda sevme şekilleri de var o da annesinden gördüğünü yapıyor. Affetmek çok zor ancak insanı bir o kadar rahatlatıyor. Sevgili baharıneklerken sizde güzel bir yöntem bulmuşsunuz en azında direk yüzüne söyleyip annenizi yerle bir etmemişsiniz benim gibi. Bu mutlaka işe yarayacaktır ve sizde böyle böyle yaralarınızı saracaksınız. Sevilme ihtiyacı her zaman var özellikle de geçmişteki açıkları kapatma ihtiyacı oluyor insanın. Benim bilinçaltım bu ihtiyacı kayınvalidemden karşılamaya çalışmış ve onu anne yerine koymuş böyle olunca bana anne şefkati ile davranmayınca bilinçaltında anneme olan öfkemi ona yöneltiyordu. Vicdansızlıkla hareket etmeme neden oluyordu. Bunu yeni yeni farkediyorum. Buna hakkım yok diye düşünüyorum. Annemin bana vermediği sevgiyi kimseden alamam bu bir yanılgı ve insan bilinçaltını çözmeye başladıkça neye neden tepki verdiğini anladıkça davranışlarını kontrol etmesi o kadar kolay oluyor. Benim kayınvalidemde yaşadığım bilinçaltı savunması eşime karşı da olmuş daha önceden ve ben bünün farkına varmadan eşimle tartışma açarken bilinçaltım beni sevmediğin için bunları yapıyorum diyormuş. Bilinçaltını farkedip yanılsamalardan kurtularak , sevgi ihtiyacımızı kendi kendimize vererek bu değersizlik duygusundan tüm onarılmak isteyen dostlar kurtulur inşaallah. Kendini tanımak büyük bir ilimmiş ve herkese nasip olmuyormuş. Böyle bir şeyi baba nadin ettiği için Allah binlerce kez şükürler olsun. Tüm ruhi kargaşa içinde olanlara bunu nadin etsin inşaallah. Uzun oldu hakkınızı helal edin. Selametle...
 

Naide

New member
Sevgili [MENTION=5246]baharibeklerken[/MENTION] nede guzel yazmissiniz, belki de kendinizi ilk defa bu kadar rahatlattiniz. Kendinizi mektup yazarak rahatlatmis olmaniz cok guzel, siz kucukken ve belki de hala cok degersiz hissettiniz incindiniz ama farkindaliginiz artti ve kendinizi bir sekilde iyilestirmeye calisiyorsunuz. Yaptiginiz cok guzel birsey bosaltin icinizideki zehiri kimseyi kirmadan gozlerinizi kapatin ve hissedin cocukken ki halinizi annenizin sizi nasilda kirip doktugunu yasayin eskiyi doyasiya sanki eskiye donmuscesine ve kotu hissedin hatta aglayabilirsiniz bile haykirabildiginiz kadar haykirin annenize ben seni istiyordum anne diye hungur hungur aglayin isterseniz ve sonra affedin annenizi affedin ve Annem deyin kendinize sonra arayin annenizi seni seviyorum diyemeseniz bile arayin ozledim anne seni deyin memelekete gelebilsem deyin birer cay koyup muhabbet edebilsek deyin.. Birsey mi oldu deyince de yok yok seni ozledim sadece deyin.. Biliyormusunuz insan yaralarini sardikca iyilesiyor sarin yaralarinizi.. Cok iyi gelecek inanin.. Size dua edecegim gonlunuz ferahlasin insallah diye..
 

baharibeklerken

New member
Güzel bir sohbet ortamı olmuş. Değerli katkılarınızdan dolayı teşekkür ederim arkadaşlar.
Tavsiyeniz için teşekkür ederim [MENTION=1973]Henna[/MENTION] hanım. Aklımda bulunsun bahsettiğiniz kitap.
Keşke hüsnüzan ettiğiniz gibi olsaydı [MENTION=11744]Hayat yolcusu[/MENTION] hanım. Ama maalesef yıllardır bu konuda kırmışımdır annemi. Bir kez anne olda gör demişti hatta. Geçmişle yüzleşirken dikkat etmek lazım tabi. Suçu atacak birini buluverince nefis hemen abaniyor. Zulme varabiliyor. Keşke bir rehber eşliğinde götürebilsek belki o kadar dolambaçlı olmayacak.
Duyarli birini bulmaya dair bende umudumu yitirdim sayılır [MENTION=7773]Merve1987[/MENTION] hanım. Rabbim ummadık nimetler lutfefer olanın vardır bir hikmeti. Yoksa sebepler dairesinde umut bitik.

"Kıldan ince kılıçtan keskin" tabiri var ya tam da bu konu icin galiba. Yıllarca icimizde gömsek görmezden gelsek de Ortada bir gerçek var ; zulme uğramışız. Yahut duygularımızın onemsenmeyisinin o yakan acısını yaşamışız. Bunu kabul etmek zorundayız. Bunu eş geçmek gerçeğe göz kapamak kendimize sırt dönmek olur. Diğer taraftan her şeyi bundan ibaret gibi de göremeyiz. Bu da nankörlük olur. Zira bahaettigimiz travmalar yoksunluklar 3 5 ise, 5 10 kez yaşanmış ise güzellikler ihtiyacımızı teminler yüzler bibinler... şimdi 3 5 e bakıp yüzü bini yok saymak daha büyük bir zulüm değil midir. Bazan düşünürüm. Gece gündüz yanında olmaya çalışıyorum, kendime dair bir çok şeyi erteliyorum, türlü sağlık sorunları yaşarken oğluma bakımın yükünü omuzlamaya çalışıyorum. Büyüdüğünde o bunları bilmeyecek. Aklında kalanlar eksiklikler olacak belki de. Sen de şunlari yapmıştın demeyip şunu yapmamıştın mi diyecek diye. Yanı insan eksiği ihtiyacı görür de tam olanı görmez. Soluduğumuz havanın kıymetini bilmediğimiz gibi.
Eğer akıl baliğ olduysak artık ordaki her şeyi sorgularken irademize bakan kısmını da göz ardı edemeyiz. Ve sucu başkasına atıp kurtulamayız. Örnek vermek gerekirse, o bahsettiğim satırları yazdığım anlardan vereyim. Bunalmışım bu bunalmislik bana annemin benden bunaldığı anları hatırlatmış. Bu duygularla iyice ağırlık artmış. Tek kalmak isterken eşimin ve oğlumun beklentileri iyice boğar hale gelmiş. Içimdeki cümleleri kağıda dökmeyi arzu etmişim. Burdan başlamak gerekirse sorguya, neden böyle bir ihtiyaç duydum. Belki yalnız kalmak için bir bahane, belki yazarak rahatlama arzusu, belki kayda geçirip paylaşma isteği. Neden ertelemedim de oğlumun ağlayacağını bile bile o anda yaptim bunu. Birileriyle paylasma dürtüsü mü galip geldi. Öyle ise bu bir çelişki değil mi. Annemin zulmünü hissedip anlatırken oğluma zulmetmek değil mi. Vs vs. . Burda irade devreye giriyor. Ordaki karma karışık duyguları ardındaki kök nedenleri fark edip yönetebilmek ciddi bir gayret gerektiriyor. Ve işte sır burda belki de , imtihan sırrı... o anda neyi tercih edeceğim. Vicdanım tercihimden rahatsız bir sonraki anda neyi edeceğim. Yanlış gördüğüm hali devam mı ettirecegim yoksa vaz geçip doğrusuna mı yöneleceğim. Ben hangisiyim? derken an an bendeki renge hangisi damlıyor, siyah mı beyaz mı?
Böyle bakınca sırat köprüsü bu dünyada yaşanıyor sanki. Bazan oluyor kötü tarafımız galip geliyor düşüveriyoruz vicdanımızdaki cehennem azabına, bazan oluyor hic takilmadan devam ediyoruz yola...
Böyle kriz anlarında neyi tercih edeceğimizi ve renk kalitesini de daha önceki niyet ve gayretimiz belirliyor o andaki irade ile birlikte bence.
 
Son düzenleme:
Güzel bir sohbet ortamı olmuş. Değerli katkılarınızdan dolayı teşekkür ederim arkadaşlar.
Tavsiyeniz için teşekkür ederim [MENTION=1973]Henna[/MENTION] hanım. Aklımda bulunsun bahsettiğiniz kitap.
Keşke hüsnüzan ettiğiniz gibi olsaydı [MENTION=11744]Hayat yolcusu[/MENTION] hanım. Ama maalesef yıllardır bu konuda kırmışımdır annemi. Bir kez anne olda gör demişti hatta. Geçmişle yüzleşirken dikkat etmek lazım tabi. Suçu atacak birini buluverince nefis hemen abaniyor. Zulme varabiliyor. Keşke bir rehber eşliğinde götürebilsek belki o kadar dolambaçlı olmayacak.
Duyarli birini bulmaya dair bende umudumu yitirdim sayılır [MENTION=7773]Merve1987[/MENTION] hanım. Rabbim ummadık nimetler lutfefer olanın vardır bir hikmeti. Yoksa sebepler dairesinde umut bitik.

"Kıldan ince kılıçtan keskin" tabiri var ya tam da bu konu icin galiba. Yıllarca icimizde gömsek görmezden gelsek de Ortada bir gerçek var ; zulme uğramışız. Yahut duygularımızın onemsenmeyisinin o yakan acısını yaşamışız. Bunu kabul etmek zorundayız. Bunu eş geçmek gerçeğe göz kapamak kendimize sırt dönmek olur. Diğer taraftan her şeyi bundan ibaret gibi de göremeyiz. Bu da nankörlük olur. Zira bahaettigimiz travmalar yoksunluklar 3 5 ise, 5 10 kez yaşanmış ise güzellikler ihtiyacımızı teminler yüzler bibinler... şimdi 3 5 e bakıp yüzü bini yok saymak daha büyük bir zulüm değil midir. Bazan düşünürüm. Gece gündüz yanında olmaya çalışıyorum, kendime dair bir çok şeyi erteliyorum, türlü sağlık sorunları yaşarken oğluma bakımın yükünü omuzlamaya çalışıyorum. Büyüdüğünde o bunları bilmeyecek. Aklında kalanlar eksiklikler olacak belki de. Sen de şunlari yapmıştın demeyip şunu yapmamıştın mi diyecek diye. Yanı insan eksiği ihtiyacı görür de tam olanı görmez. Soluduğumuz havanın kıymetini bilmediğimiz gibi.
Eğer akıl baliğ olduysak artık ordaki her şeyi sorgularken irademize bakan kısmını da göz ardı edemeyiz. Ve sucu başkasına atıp kurtulamayız. Örnek vermek gerekirse, o bahsettiğim satırları yazdığım anlardan vereyim. Bunalmışım bu bunalmislik bana annemin benden bunaldığı anları hatırlatmış. Bu duygularla iyice ağırlık artmış. Tek kalmak isterken eşimin ve oğlumun beklentileri iyice boğar hale gelmiş. Içimdeki cümleleri kağıda dökmeyi arzu etmişim. Burdan başlamak gerekirse sorguya, neden böyle bir ihtiyaç duydum. Belki yalnız kalmak için bir bahane, belki yazarak rahatlama arzusu, belki kayda geçirip paylaşma isteği. Neden ertelemedim de oğlumun ağlayacağını bile bile o anda yaptim bunu. Birileriyle paylasma dürtüsü mü galip geldi. Öyle ise bu bir çelişki değil mi. Annemin zulmünü hissedip anlatırken oğluma zulmetmek değil mi. Vs vs. . Burda irade devreye giriyor. Ordaki karma karışık duyguları ardındaki kök nedenleri fark edip yönetebilmek ciddi bir gayret gerektiriyor. Ve işte sır burda belki de , imtihan sırrı... o anda neyi tercih edeceğim. Vicdanım tercihimden rahatsız bir sonraki anda neyi edeceğim. Yanlış gördüğüm hali devam mı ettirecegim yoksa vaz geçip doğrusuna mı yöneleceğim. Ben hangisiyim? derken an an bendeki renge hangisi damlıyor, siyah mı beyaz mı?
Böyle bakınca sırat köprüsü bu dünyada yaşanıyor sanki. Bazan oluyor kötü tarafımız galip geliyor düşüveriyoruz vicdanımızdaki cehennem azabına, bazan oluyor hic takilmadan devam ediyoruz yola...
Böyle kriz anlarında neyi tercih edeceğimizi ve renk kalitesini de daha önceki niyet ve gayretimiz belirliyor o andaki irade ile birlikte bence.
Size katılıyorum birçok konuda . Yaşadığımız acıları gömdüğümüz için bu duruma düştük. Şimdi irademiz var ve o zaman yaşayamadığımız acıları şimdi yaşamak zorundayız. Acıyı yaşarken iradi olarak tepkisiz kalmayı becermek zor gerçekten. Bu da zamanla öğreneceğimiz bir mesele. En azından ilk başlardaki gibi birden patlamalar olmadan bi kenara çekilip acımızı yaşayarak zarar vermemeyi tercih etmek de büyük aşama. O anda çocuğumuzun ya da eşimizin yanında olsak da isteklerine karşılık veremeyeceğiz ve belki de patlama olacak. Siz bunu engellemişsiniz. Daha sonra da yavrunuza sarılıp onun yoksunluğunu giderince yarası derin olmamıştır diye düşünüyorum. Pedagojik tik burda çok önemli ve derin yaralar açılmasını engelliyor. Bu konuda bilinçli ilerleyebilmeli başarmışsınız diye düşünüyorum. İnsanız ve hiçbirimiz mükemmel değiliz. Yavrularımızın vicdanlarını kendi vicdalarımızın körelmişliğinden daha az köreltmiş olursak onlar da o vicdanlarıyla bizi öyle kabul edeceklerdir diye düşünüyorum. Bizim gibi çelişkiler içinde yaşamayacaklar. Bizler açık yüreklilikle yaptığımız yanlışları söyleyip özür dileyebiliyoruz. Onlar da insanın hata yapıp tekrar ayağa kalkabileceğini görüyorlar. Onlar bizden daha vicdanlı ve kendileri gibi yaşayabilen insanlar olacak diye düşünüyorum ve umuyorum. Hayırlı evlatlar olurlar herbirisi inşaallah. Selametle...
 

Zekiye tuğ

New member
Daralmıslığımız, öfke kontrol bozuklugumuz, zayıf benlik yapımız... hepsini bir arada düsününce genel olarak hep cocuklugumuza iniyoruz eeee doğal olarak da annelerimizi sucluyoruz. "Yetenekli cocugun drami" kitabindan da bunlari itiraf edip kabul etmemiz gerektigini biliyoruz. Hep beraber Adem bey'in klavuzluğunda amasız fakatsız onların suclarının oldugunu, yasadığımız degersizlik, asagilanma vs gibi hislerin hakettigimiz icin degil onlarin tahammulsuzluklerinin sonucu oldugunu kabul etmemiz ve orda edindigimiz duygu ve hisleri benligimizden uzaklastirmamiz gerektigini anladik. Ama ilk asamada olay kizginliga gidiyor.

Evet yalitim surecinde annemi ve diger yetiskinleri hayalen karsima alip "Bunlar sizin yanilgilariniz ben bunlari haketmedim ben degerliyim" dedim, dedik. Bundan sonraki asamada cocuklugumuzda bize yasatilan hislerle kendi cabalarimizla mucadele ederken; affetme terapisi, savunmasizlik, onlara karsı da( "seni kendi haline birakiyorum " dıyerek) bagsizlasma gibi egzersileri yaptik. Ve bu surec bizim icin bitti.

Gerisi benim anladigim [MENTION=5246]baharibeklerken[/MENTION] in dedigi gibi oraya takili kalmayarak aramizdaki iliskiyi coculuk anilariyla yipratmadan icimizdeki kizginlik ve adavetle mucadeleyle devam etmesi gerektigini anliyorum. Terapi surecinde danismanima "cocukluk tavramalarimı yasatanlara karsi icimde bir kin, nefret yada en azindan sogukluk olustu. Ben simdi onlarla iliskilerimi nasil surdurecegim" dedigimde bunun yanlis oldugunu amacimizin bu olmadigini soyledi. Nitekim bana da mantıklı gelen bu. Artik kendi farkındaliklarimizi kazandiktan sonra kizginlik, ofke, adavet hislerimizle mucadele kismi irade gelistirme ya da nefis mücadelesi kapsamina giriyor bence. Zaten psikolojik olarak insani en cok yipratan hislerdir bunlar (ofke ve adavet)

yazan elleriniz dert görmesin.nede güzel acikcacik anlativermissiniz sanki önümde sis vardıda kalktı gibi.henuz yalitima girmedim az kaldı ins.ve en çok korktuğum sevdiklerimin geçmiş hatalarından dolayı onlardan soğumaktı.nasil olacakta o sızıları yeniden hissedip onların şimdiki halimle yüzlerine bakmak ve hatirladiklarima rahmen sevmeye devam etmek.iste o kısım nefismis anladım sayenizde.asil düşmanımı tanıyorum şimdi hazırım savaşarak onarıma:)
 
Üst