baharibeklerken
New member
Bu mektupta yazdiklarimi seninle konuşamayacagimizi veya okuyamayacağını bilsem de yazmak istedim. Burada okuyan birçok gönlün hislerine tercüman olabilir belki yazdiklarim. Ya da içinde bir yere dokunacak birileri olur da , kalbinin kilitlenmiş kapılarını açacak bir vesile olur sözlerim.
Buna ihtiyacım var. ;
Içimi dökmeye.
İcimde yıllardır dönüp dolaşıp beni hasta eden, duygularimi zehirleyen, beni benden uzağa düşüren neydi bunun peşindeyim. Yollar dönüp dolaşıp sana dayandı yine... Halbuki ben yıllar önce kapatmıştım senle olan kısmı...
Geçen gün yoğun duygularla sana seslendim. Içimden akıp gitti cümleler, sitemler... Duyabildin mi? Sende hissettin mi kalbinde bir sızı, bir burkuntu?.. Anneler hisseder değil mi? Anlam verebildin mi adını koyabildin mi bilmem ama ben hissettiğini düşünüyorum.
Telefonda sesini duymak yetmiyor. Özlüyorum. Ama ne tuhaf ki yanımdayken de sıkılıyorum. Sonra ayrılınca bu çelişkiye deli oluyorum.
Kalbimin senle ilgili kısmından bir şeyler sızdı o gün. Yazip kayit altina almak istedim. Ama mümkün mü oğlum beni yalnız bıraksın. Gece gündüz yapışmak istiyor. Uykuda bile bırakmak çoğu zaman zor oluyor. Ve bunaldım.. Kaçmak istiyorum , yalnız kalmak...
O gün telefondan anlattıklarınla bu halim birleşince içimdeki suskun küçük kızın dili çözülüverdi :
Sana sesleniyorum.
Şimdi yalnızsın. Ev ve bahçe işlerini yapıyor muşsun.
Bensiz rahatsın.
Ayağına dolanan, senden ha bire ilgi isteyen küçük kız yok şimdi. Artık sana üst üste sorular sorup bunaltmıyor. Senden bir şeyler istemiyor.
Ağlamıyor.
Isini rahaat rahat yapabilirsin.
Bitti artık bak.
O günler geride kaldı, hiç bitmeyecek sanıyordun.
Bitti.
Artık o sıkıntıları ben yasıyorum. Sana iki cümle yazayım, içimden aksın bu zehirde kurtulayım diye çekildiğim kapının ardında oğlum bağıra bağıra ağlıyor ve ona bir ses bile vermiyorum. Bir yanım yanlış yapıyorsun dese de bir yanım kaçmak istiyor. Içimde öfke büyük. Ama o öfkenin sıkıntısını masum yavrum çekiyor.
Beni arıyor musun?
O günler aklına geliyor mu ? Kalbinde önce bir siziyla mı anıyorsun sende ?
Dayanamadigin , islerinin bir türlü bitip te benle iki oynayamadigin , seni gectim o mümkün değildi de ablamla oyunlarımızı da mahvettigin geliyor mu aklına?
....
Içimde hiç susmayan bir çığlık var. O çığlık hep varmış meğer. Bastırsam da , duymazdan gelsem de hep oradaymış. Radyonun fondaki cizirtısı gibi hiç gitmemiş... Her hissime , davranışıma , fikrime karışmış. Ben sustu sanmışım sadece.
Susmamış.
Şimdi canavar gibi çıktı oğlum atıyor aynı çığlığı... Bir yanım koşup sarılmak istiyor bir yanım acımıyor ağlasın diyor. Ben hangisiyim ???
O gün bunları yazabildim sana. Sonra koşup sarıldım oğluma. Oğlumun ağlayışı eşliğinde olduğundan tüm yazının üstüne kir damladı. Vicdanımın rahatsızlığı damladı... Ve daha fazla devam edemedim. Kendimi daha fazla duyarsız edemedim...
Edebilseydim ya da müsait olsaydım çok şey vardı söyleyeceğim.
Zaten ne fark ederdi ki.... Yıllar önce duymamıştın beni. Yanıbaşındayken up uzaktın benden. Duygularımdan bi haberdin. Benden habersizdin. Sana duygularımla ilgili, kendimle ilgili o zamanlar bile birşey diyemezken Şimdi söylesem neye yarardı...
Bir insanın içinde kopan çığlıkları annesi duymaz, dinlemezse kim duyar ve dinlerdi...
Hangi insan umursardı...
Beni kim umursardı ki...
Tek tesellim Allah bana benden yakın. Her halimi biliyor. Her anımdan haberdar. Her hissimi en incesine kadar biliyor ve ihtiyaç duyduğum anlarda bunu hatırlatıyor.
Ya o imanımda olmasaydı... Ya küçükken her hatamda , size bagirmamda "Allah yakar. Anne babaya karşı gelinmez." türünden tepkileriniz yüzünden "bir hatam olduğunda annem affediyor bazan unutuyor ama Allah unutmaz her günahımın cezasini verir, affetmez" dediğim gibi inanmaya devam etseydim. O zaman halim nice olurdu??? Ya sizin vebaliniz?...
Yine de itiraf edeyim. Insan kendisi gibi aciz bir varlığın, bir insanın kalbine değmesine duymasına ihtiyaç duyuyor. Yine içte bir ihtiyaç bir açlık doymuyor. Bu Allah kafi değil mi sözünü akla getirse de tecrübelerim bunu söylüyor. Bir hikmeti vardır belki. Belki duyarsızlığımi çözecek sır vardır bu ihtiyaçta? Belki o açlığın acısıyla yumuşatacak bir gönül ararken yavrumun babasını yumuşatacak yollar arayacağım. Böylece yavrumun ihtiyacı daha güzel giderilecek bilemiyorum.
Neyse annem. Yazdıkça çok uzayacak. Burda keseyim. Sana diyemedigim sitemlerimi aleme duyurayım. Benim gibi gönlü yaralılar toplaşıp ağlaşalım. Çare arayalım. Aynı sıkıntıyı yaşamasın evlatlarımız diye uğraşalım. Sizden miras kalıp bizi canavara çeviren o hislerin soyunu nasıl keseriz , ebter ederiz düşünelim. Belki, lütfü ilahi biz son kurbanlar oluruz dua edelim. Efendimiz sav i bize , O'na Kevseri veren Rabbimize tevekkül edelim.
Buna ihtiyacım var. ;
Içimi dökmeye.
İcimde yıllardır dönüp dolaşıp beni hasta eden, duygularimi zehirleyen, beni benden uzağa düşüren neydi bunun peşindeyim. Yollar dönüp dolaşıp sana dayandı yine... Halbuki ben yıllar önce kapatmıştım senle olan kısmı...
Geçen gün yoğun duygularla sana seslendim. Içimden akıp gitti cümleler, sitemler... Duyabildin mi? Sende hissettin mi kalbinde bir sızı, bir burkuntu?.. Anneler hisseder değil mi? Anlam verebildin mi adını koyabildin mi bilmem ama ben hissettiğini düşünüyorum.
Telefonda sesini duymak yetmiyor. Özlüyorum. Ama ne tuhaf ki yanımdayken de sıkılıyorum. Sonra ayrılınca bu çelişkiye deli oluyorum.
Kalbimin senle ilgili kısmından bir şeyler sızdı o gün. Yazip kayit altina almak istedim. Ama mümkün mü oğlum beni yalnız bıraksın. Gece gündüz yapışmak istiyor. Uykuda bile bırakmak çoğu zaman zor oluyor. Ve bunaldım.. Kaçmak istiyorum , yalnız kalmak...
O gün telefondan anlattıklarınla bu halim birleşince içimdeki suskun küçük kızın dili çözülüverdi :
Sana sesleniyorum.
Şimdi yalnızsın. Ev ve bahçe işlerini yapıyor muşsun.
Bensiz rahatsın.
Ayağına dolanan, senden ha bire ilgi isteyen küçük kız yok şimdi. Artık sana üst üste sorular sorup bunaltmıyor. Senden bir şeyler istemiyor.
Ağlamıyor.
Isini rahaat rahat yapabilirsin.
Bitti artık bak.
O günler geride kaldı, hiç bitmeyecek sanıyordun.
Bitti.
Artık o sıkıntıları ben yasıyorum. Sana iki cümle yazayım, içimden aksın bu zehirde kurtulayım diye çekildiğim kapının ardında oğlum bağıra bağıra ağlıyor ve ona bir ses bile vermiyorum. Bir yanım yanlış yapıyorsun dese de bir yanım kaçmak istiyor. Içimde öfke büyük. Ama o öfkenin sıkıntısını masum yavrum çekiyor.
Beni arıyor musun?
O günler aklına geliyor mu ? Kalbinde önce bir siziyla mı anıyorsun sende ?
Dayanamadigin , islerinin bir türlü bitip te benle iki oynayamadigin , seni gectim o mümkün değildi de ablamla oyunlarımızı da mahvettigin geliyor mu aklına?
....
Içimde hiç susmayan bir çığlık var. O çığlık hep varmış meğer. Bastırsam da , duymazdan gelsem de hep oradaymış. Radyonun fondaki cizirtısı gibi hiç gitmemiş... Her hissime , davranışıma , fikrime karışmış. Ben sustu sanmışım sadece.
Susmamış.
Şimdi canavar gibi çıktı oğlum atıyor aynı çığlığı... Bir yanım koşup sarılmak istiyor bir yanım acımıyor ağlasın diyor. Ben hangisiyim ???
O gün bunları yazabildim sana. Sonra koşup sarıldım oğluma. Oğlumun ağlayışı eşliğinde olduğundan tüm yazının üstüne kir damladı. Vicdanımın rahatsızlığı damladı... Ve daha fazla devam edemedim. Kendimi daha fazla duyarsız edemedim...
Edebilseydim ya da müsait olsaydım çok şey vardı söyleyeceğim.
Zaten ne fark ederdi ki.... Yıllar önce duymamıştın beni. Yanıbaşındayken up uzaktın benden. Duygularımdan bi haberdin. Benden habersizdin. Sana duygularımla ilgili, kendimle ilgili o zamanlar bile birşey diyemezken Şimdi söylesem neye yarardı...
Bir insanın içinde kopan çığlıkları annesi duymaz, dinlemezse kim duyar ve dinlerdi...
Hangi insan umursardı...
Beni kim umursardı ki...
Tek tesellim Allah bana benden yakın. Her halimi biliyor. Her anımdan haberdar. Her hissimi en incesine kadar biliyor ve ihtiyaç duyduğum anlarda bunu hatırlatıyor.
Ya o imanımda olmasaydı... Ya küçükken her hatamda , size bagirmamda "Allah yakar. Anne babaya karşı gelinmez." türünden tepkileriniz yüzünden "bir hatam olduğunda annem affediyor bazan unutuyor ama Allah unutmaz her günahımın cezasini verir, affetmez" dediğim gibi inanmaya devam etseydim. O zaman halim nice olurdu??? Ya sizin vebaliniz?...
Yine de itiraf edeyim. Insan kendisi gibi aciz bir varlığın, bir insanın kalbine değmesine duymasına ihtiyaç duyuyor. Yine içte bir ihtiyaç bir açlık doymuyor. Bu Allah kafi değil mi sözünü akla getirse de tecrübelerim bunu söylüyor. Bir hikmeti vardır belki. Belki duyarsızlığımi çözecek sır vardır bu ihtiyaçta? Belki o açlığın acısıyla yumuşatacak bir gönül ararken yavrumun babasını yumuşatacak yollar arayacağım. Böylece yavrumun ihtiyacı daha güzel giderilecek bilemiyorum.
Neyse annem. Yazdıkça çok uzayacak. Burda keseyim. Sana diyemedigim sitemlerimi aleme duyurayım. Benim gibi gönlü yaralılar toplaşıp ağlaşalım. Çare arayalım. Aynı sıkıntıyı yaşamasın evlatlarımız diye uğraşalım. Sizden miras kalıp bizi canavara çeviren o hislerin soyunu nasıl keseriz , ebter ederiz düşünelim. Belki, lütfü ilahi biz son kurbanlar oluruz dua edelim. Efendimiz sav i bize , O'na Kevseri veren Rabbimize tevekkül edelim.
Son düzenleme: