Aşı Röportajı

baharibeklerken

New member
"Asena Devlet 'le aşı hakkında her şey!
Doktor bir babanın kızı Asena Devlet. Kendisini aşı ile kararlı mücadelesi ile tanıdık. Tüm annelerin aşı konusunda şu aralar kafası karışık. Bu yüzden Kadınlar Köşkü olarak kendisiyle bir röportaj gerçekleştirdik, merak ettiklerinizi sorduk.
Asena hanım ve oğlu
1. Asena hanım en baştan başlayacak olursak siz kimsiniz, kısaca kendinizi tanıtır mısınız ?
30’lu yaşlarda Hollanda’ya göçüp ilk kültür şokunu atlattıktan sonra Kundera’nın ‘Yavaşlık’ında önce sırtımıza bindirilmiş ‘okul öğretilmişlikleri’nin gereksiz yükünden kurtulan, bu hafiflikle ‘kutsal bilgi kaynağım’ dediğim oğlumun hayatıma doğuşuyla çok daha renkli, heyecanlı ve öğretici ikinci perdesinden hayat tiyatrosuna devam eden, tüm bu süreçte “hiçkimse” olmanın keyfini sürer tadını çıkarırken, istemeden kendimden çok daha büyük bir mücadelenin yolunda kendimi taş döşerken bulmuş biriyim sadece. Markam yok, ismim önünde alfabetik harf dizgim de, kendimi kimseye göre tanımlamıyorum, hiçbir bayrağın taşıyıcısı da değilim… Ailem için araştırıp öğrendiklerimi soranlarla paylaşıyorum sadece.
2. Aşılar hakkında ne zaman farkındalık yaşamaya başladınız ? Sizi bu konuda araştırmaya teşvik eden olay yada durum ne oldu ?
Diğer pekçok ailenin öyküsünden farklı değil aslında. Bebeğinizi doğurursunuz, son derece sağlıklıdır, her şey yolunda gidiyordur ve sonra bir aşılama turundan sonra soluğu hastanede alırsınız. Çocuğunuzun sağlığında birbiri ardına başgöstermeye başlayan sorunlardan başınızı alabildiğiniz anlarda sorunun nedenini araştırmaya girişirsiniz. Gerisi noktaları birleştirme oyunudur, konunun vahameti ve derinliği sizi şaşkına çevirse de çocuğunuzu koruma içgüdüsüyle varınızı yoğunuzu ortaya koyup işin doğrusunu öğreninceye kadar araştırırsınız. Bu süreçte yalnız olmadığınızı fark ettiğiniz anda da aynı sancıları çeken insanlarla dünyanın neresinde olursa olsunlar kenetlenir, koskoca bir aile olursunuz.
3. İnsanlar neden aşı yaptırmamalı? Bize en çok gelen sorulardan biri de hiç birini mi yaptırmamak gerek yoksa bazılarını yaptırmalı mıyız?
İnsanlar yağmurdan kaçarken doluya tutulmayı göze almalı mı diye soruyorsunuz, bence hayır.Nedir bu önlemeye çalıştığımız “hastalıklar”? Bir defa bunu bileceğiz.Kızamık, kabakulak, su çiçeği, kızamıkçık … bunlar olması gerektiği yaşta geçirildiği takdirde basit ve selim enfeksiyonlardır. “Hastalık” denmesi yanlıştır bunlara. Evet ateşlenebilir çocuk, döküntü çıkarır ve bu geçici olarak rahatsızlık oluşturur bedende, fakat hepsi bu kadardır. Geçirilen her enfeksiyonla vücut immün ve sinir sistemini tüm kollarıyla büyük bir uyum içinde talim terbiye eder, çalıştırır ve çocuk her defasında bu süreçten bedensel ve zihinsel olarak çok daha güçlenmiş olarak çıkar, hastalık sonrası çocuklardaki gelişimsel zıplamayı çok rahatlıkla gözlemlersiniz. Ve vücudu doğal yoldan, bütünlüğü bozulmadan çalışmış çocuk bu enfeksiyonlara karşı artık tam manasıyla bağışıktır, ömür boyu rahattır, çevresine zarar verme potansiyeli de böylelikle minimumdadır.Ancak kritik noktalardan yalnızca biri bu enfeksiyonların zamanlamasıdır yukarıda temas ettiğimiz gibi. Aşılama bu zamanlamayı bozar ve enfeksiyonu riskli hale getirir.
Hastalık düşüncesi yerine anne-babalar sağlığa odaklanmalı. Basit enfeksiyonları savacağız, hiç hastalanmayacak çocuğumuz diye peri masalı vaatlerine kendilerini inandırıp sonra hastaneden, doktordan çıkamaz hale geldiklerinde acaba nerede yanlış yaptık diye düşünmek yerine, ilk baştan yatırımı doğaya ve sağlığa yapmak isteyebilirler.
zorla aşıŞunu düşünsünler. Aşı uygulamasının büyük vaatlerle hayata geçirildiği yıllar tıbbın karanlık çağı… Bugünkü gibi tıp fakültelerinden yetişmiyor doktorlar, usta çırak ilişkisi sözkonusu, eğitimde bir birlik yok ve en önemlisi Jenner çiçek için aşı yaptım dediğinde ortada daha immünoloji bilimi yok! Çiçek aşılaması ve hastalık eradikasyonu tarihin en büyük aldatmacalarından biri ve bugün aşılara itimad edenler, kosoca bir endüstrinin üzerine inşa edildiği bu aldatmacanın boyutundan bihaber.200 küsür sene ileriye sardığımızda filmi bugün ne görüyoruz peki?
Psiko-nöro-immünoloji diye bir dal ortaya çıktığını, bize bugün insan ve hayvan popülasyonunun yaşadığı neredeyse tüm hastalıkların altında yatan faktörün ‘enflamasyon’ olduğunu söylediğini, değil mi?Anne-babaların bilmesi gereken şey şu; aşılama=enflamasyon. Bilim bize bugün immün sistemimizle sinir sistemimiz arasında bir ayrım olmadığını gösteriyor. İmmün sistem hücrelerimizin hepsinde sinir sisteminin çeşitli kimyasalları ve nörotrnasmitter’ler için reseptörler var, aynı şekilde sinir hücrelerimiz bizzat enflamatuvar kimyasallar ve diğer tetikleyici unsurlar için reseptör taşıyor.
Aşıyla tıp bugün nereyi hedefliyor? Bağışıklık (immün) sistemi, fakat buraya müdahale edeyim derken bir yandan nereyi otomatikman bozmuş oluyor? Sinir sistemini. Beyin hangi sistemin parçası? Merkezi sinir sisteminizin. Bugün çocukların yaşadığı öfke krizlerinin, hiperaktivitenin, koca bir spektruma yayılmış türlü sinir sistemi rahatsızlıklarının (otizm) nedeni öyle çok gizemli ve anlaşılmaz değilmiş, öyle değil mi? Sadece tıptaki bu inanımaz redüksiyonist yaklaşımndan, aşırı kompartmantalizasyondan başını kaldırıp parçaları birleştirmeleri gerekiyor tıp camiasının.
Bebeğin hayattaki ilk 6 ayını 4. trimester olarak düşünsün ebeveynler; bebeğin ilk 2 sene önceliği sinir sistemininin son trimesterde muazzam hızlanan gelişimine devam etmek, iç organları tam işlevsel kılmak için gelişmeye devam etmek. Bunun için en büyük yardımcısı ne? Anne sütü! Anne sütünün özelliği ne? Anti-enflamatuvar yapıda olması! Yani bunu şöyle düşünün, bu süreçte annesütü bebeğin vücudunu enflamasyon olmasın diye frenlerken siz bir yandan doğar doğmaz başladığınız aşılarla sistematik olarak enflamatuvar etki yaratıyorsunuz vücutta.
Aşı sonrası oluşan doku hastalığına maruz kalan bir bebek.
Aşı sonrası oluşan doku hastalığına maruz kalan bir bebek.

Doğasınının ve olması gerekenin TAM TERSİ yani. Doğa frene basarken doktorunuz gaza basıyor. Sonuçta çocukların az veya çok, zarar görmesi kaçınılmaz. Bu tür detayları Dr. Suzanne Humphries’in video sunumlarından öğrenebilir anne-babalar. Çocuğunuzun gelişiminde neyin öncelikli olduğunu, ne yaparsanız onu gerçek manada koruyabileceğinizi, güçlendirebileceğinizi öğrenebilirsiniz bu şekilde.İngilizcede ‘tabuta çivi çakmak’ diye bir deyim vardır. Bu noktada benim için vurulan her aşının her dozu, tabuta kendi elinizle çakıp sağlamlaştırdığınız çividen farksızdır.
Maalesef bu benzetme bazı şanssız bebekler için gerçek de olmaktadır. Hala 200 sene öncesinin karanlık anlayışından kurtulamamış barbarca bir uygulama yerine, gerçek manada sağlık oluşturacak, vücudu destekleyecek, enfeksiyonlara karşı savaş mentalitesi gütmek yerine barışçıl denge politikasında uzmanlaşmış tıp sanatlarını keşfetsin anne-babalar. Ne çaresiz ne de seçeneksizsiniz. Homeopatiyi keşfedin, kendinizi ve bebeğinizi kayropraktik uygulamaların nimetlerinden mahrum bırakmayın. Gölge etmeyin, bırakın çocuğunuz çalışsın diye kendisine bahşedilen immün sistemini olması gerektiği gibi kullansın, siz sadece vücudu destekleyin.

2
Özel sağlık dosyamızda Asena Devlet’e aşı üzerine her şeyi sormaya devam ediyoruz.
 

baharibeklerken

New member
2
Özel sağlık dosyamızda Asena Devlet’e aşı üzerine her şeyi sormaya devam ediyoruz.
4. Uzmanlar neden aşı konusunda ikiye ayrılıyor? Nedir bu aşı zorlaması. Firmalar bir yana doktorların bu zorlaması nedendir?
“Uzman” kelimesini fazlasıyla bonkörce kullanıyoruz maalesef. Alalade bir hemşirenin, doktorun aşı konusunda uzman olduğu yanılgısıyla hareket ediyoruz. Değiller.
Hatta uzmanlıktan çok uzaklar. Sağlık bilgisinden epey uzak oldukları gibi… Aşının hangi sırayla ve zamanlamayla hangi uzuvdan ne şekilde uygulanacağını bilmekle o aşı vücuda verildiği andan itibaren vücutta yarattığı etkilerin ne olduğunu ve bunların sonuçlarını bilmek arasında dağlar kadar fark var. Bu işin gerçek uzmanları; vaksinologlar ve immünologlar dahi bu muazzam giriftlikle sistemler bütününü tam çözebilmiş değil. Hem yenidoğanın immün sistemi konusunda bilgi açığı son derece fazla, hem biliyorsunuz anatomiyi çözüp bitirdiğini düşündüğümüz tıp daha henüz 6 ay önce beynin lenfatik sisteminin olduğunu keşfedebildi?! erçekten sıradan bir hemşire veya hekimin o iğneyi vücuduna soktuğu anda ne yapıyor olduğunu tam bildiğinden emin miyiz?
verem aşısıUzmanlık iddiasıyla ortaya çıkıp bu konuda görüş bildirenler genel olarak ikiye ayrılıyor; konuyu orijinal kaynaklarına gidip bizzat kendileri irdeleyenler ile okulda şöyle bir okuyup geçtikleri, üzerine ikinci bir defa düşünmedikleri aşılama paradigması hakkında Jenner dönemi basitliğinde cümleler kuranlar, parçası oldukları sisteme sonsuz bir güven ve itaatle yola çıkıp, sorgulama, bağımsız düşünme yetilerini rafa kaldırıp otomatik pilotta tıp icra etmeye çalışanlar. Önemli nokta şu: Anne babalar hangi tip “uzman”a güveniyor? Bu en başta güven meselesi. Sistem muhafızlarına mı, yoksa “birinci vazifen hastana zarar vermemek” ilkesinden yola çıkıp danışanlarının sağlığını ve çıkarını gözetmeye çalışanlara mı.

5. Çocuk aşısız olunca başımıza bir şey gelir diye korkuyoruz. Aşı çocukları koruyor mu? Neden korkuyoruz?
Evet, bu soruyla 3. sorunuzun kısmi cevabını da vermiş oluyorsunuz aslında. Ve daha da önemli bir konuya temas ediyorsunuz; korku. Herhangi tipte bir karar almak için korku modu içinde olmak isteyeceğiniz en son mod. Çünkü korku duyarken düşünemezsiniz; ‘fight or flight mode’ derler adına, insanoğlu denen canlının en ilkel hayatta kalma mekanizması devreye girer, ‘kaç ya da vur’ der sinir sisteminiz, düşünmez, sadece yaparsınız.
Siz ki çocuk yapmaya karar verdiğinizde dünyanın en muhteşem mucizesini gerçekleştiriyorsunuz, iki hücreden yola çıkıp yepyeni ve mükemmel bir canlıyı dünyaya getiriyorsunuz ve fakat sonra kalkıp her dozuyla mutlak zarar vereceği kesin bir uygulama olmadan yaşayamayacağını, acı çekmeden sağlıklı olunamayacağını, bolus doz zehir yüklenmeden bebvirüseklerin hastalıklarla başa çıkamayacağını “düşünüp”, eksik ve kusurlu yaratılmış bu insan yavrusunu elde ne kadar iğne ve ilaç varsa düzeltmeye çalışıyorsunuz.Korkmayın, kendinize ve doğanın insanoğlundan çok daha üstün aklına güvenin. Çocuğunuzu gerçek manada tanıyamadan onu değiştirmelerine, sağlığını çalmalarına, gerçek potansiyeline belki ömür boyu ulaşamamasına neden olacak tıbbi müdahalelere hayır deyin.
6. Aşı olmuş çocuklara tavsiyeniz nelerdir? Aşısız çocuk az ama aşılı çocuk fazla onların bedenlerini aşı kalıntılarından arındırabilir miyiz?
Bahsi geçen aşı kalıntılarının ne olduğunu bilmemiz lazım öncelikle. Türlü virüsler, bakteriler, retrovirüsler, mikoplazmalar, prionlar, kimyasallar, antibiyotikler, ağır metaller, metaller, gıda proteinleri, çeşitli hayvan ve insan DNA ve RNA kalıntılarından bahsediyoruz.Ve bugün muazzam artış gösteren kanserlerin, otoimmün hastalıkların ve ne nedeni ne de tedavisi bilinen pek gizemli yeni tür hastalıklar yığınının nereden çıktığını merak ediyoruz?Ağır metallerin vücuttan ve işlediği organlardan arındırılması gerçekten zor bir proses. Bu konuda Türkiye’de gerçek manada güvenilir uzman sayısı son derece az.
Özellikle yağlı doku ve organları sevdiğini biliyoruz bu metallerin, ki vücutta yağ oranı en yüksek organımız da beynimiz. Buraya bu kadar erken dönemde vereceğiniz hasarı geri çevirmeniz her zaman mümkün değil maalesef. Üstelik duşun altından çıkmadıkça kurulanamazsınız; bir yandan aşı yaptırayım bir yandan detokslamaya uğraşayım diyemezsiniz zira bugün anne karnından başlıyor bebeklerin toksin maruziyeti, doğumda sonra hızla ve geometrik şekilde artarak devam ediyor.
Diğer virüs ve retrovirüsler sorunsalı ise daha problemli. Bugün yoğun aşılama nedeniyle kanı kontamine olmayan insan yok gibi. Üstelik, aşılarla vücuda aldığınız bu retrovirüsleri maalesef bebeğinize de aktarıyorsunuz. Bunları tespit etmek de zor, dolaylı yöntemler var mevcudiyetlerini anlamak için, ancak henüz varlığından bile haberdar olmadığımız, simi dahi konulmamış kirleticilerin bu aşılarla doğrudan kana alındığını unutmayalım. O yüzden bugünün bu “gizemli hastalıkları”nın tedavisi bu kadar zor işte, çünkü vücudumuz kaynıyor latent ve sessiz virüs ve retrovirüsle ve doktorların yapabileceği hemen hiçbir şey yok mevcut sistem içinde.
Kendi içlerinden bulmacayı çözenleri aforoz ediyorlar, alternatif dedikleri kanattan çıkıp kendi çözemedikleri vakaları iyileştirenleri de şarlatan ilan ediyorlar ve yasak getiriyorlar. Bu sistem içinde biz sıradan vatandaşın hasarı geri çevirmek için pek şansımız yok maalesef. O yüzden, tüm bunları en başından engellemeye çalışmak lazım. Bu riske hiç girmemek lazım.Onun dışında ise geliştirilen tedavi çeşitleri bakımından bizden bir 10-20 sene ileride giden Batı’ya bakmakta fayda var.
homeopatiBugün nutraceuticals devrini yaşıyoruz. İlaçla değil, doğal destek ve vitaminlerle tedavi. Kaliteli vitamin ve en önemlisi de minerallerimiz hayatımızın parçası oluyor.Beslenmeye ağırlık veriyoruz, organiğe geçiyoruz, bağırsakları onarıcı diyet tarzlarını araştırıyoruz. Esansiyel yağlar, bitkisel kürler, homeopati, kayropraktik tedavi, naturapati, fitoterapi, fonksiyonel tıp, hacamat, ozon terapisi, kızılötesi ışınla detoks, hamam/sauna seansları, iyonik ayak banyoları, parazit dökme kürleri, CBD oil denilen kenevir yağı ile tahrip olmuş sinir sistemini tamir etme ve enflamasyonu düşürme, bol oksijen, temiz hava, temiz su ve güneşâ€¦Sağlık için sayılamacak denli çok seçenek var. Deneyimleyip kendiniz için işe yarayanın ne olduğunu görmeniz lazım.
7. Son olarak sürekli takip edebileceğimiz bir adresiniz yada sayfanız var mı? İnsanların daha çok bilinçleneceği hangi kaynakları önerebilirsiniz?
Vitamingiller adlı sitemizde elimizden geldiğince güvenilir kaynaklardan bilgi aktarıp Türkçedeki açığı kapatmaya çalışıyoruz. Facebook’ta da aşı özelinde paylaşım yaptığım bir sayfa var (Kurtlarla Koşan Kadının Aşı Güncesi). Yavuz Dizdar hocamızın kitabı, Yemezler!, her anne-babanın okuması, okumayı bırakın çalışması gereken bir başvuru kitabı. Şifre beslenmede gizli. Bu şifreyi çözen ebeveynler için çocuk yetiştirmek sürekli bir mücade olmaktan çıkıyor, hastalığa değil sağlığa nasıl yatırım yapılacağını öğreniyorsunuz.Aşı konusunda ise Türkçe kaynak oldukça kısıtlı biliyoruz ki, ancak Prof.Ahmet Aydın hocamızın kitabından faydalanabilir anne-babalar, Ahmet Rasim Küçükusta hocamızın internet sitesinde aşı başlığı altında çok sayıda makale birikmiş durumda, orada özellikle Alişan Yıldıran hocamızın detaylı ve hepsi referanslı yazılarını ve görüşlerini tekrar tekrar okumakta fayda var. Bildiğim kadarıyla Aidin Salih hoca da aşı konusuna kitabında geniş yer vermiş uzmanlardandı, bu da faydalı bir kaynak olacaktır konuya giriş yapmak isteyenlerimiz için.Kendi takip ettiğim kaynaklar ağırlıklı olarak yabancı olduğundan çok dar bir kesime hitap ediyor Türkiye’de, ancak Facebook sayfamızın Notlar bölümünde liste halinde verilidir bunlar yine de."
Kaynak: Kadınlar Köşkü web sitesi
 

Nuray19

New member
Gerçekten karar verilmesi oldukça güç bir durum. Hiç yaptırmak istemediğim halde korkuyorum. Ya bişey olursa diye ilk kızıma yaptırdım. Ama şu var beslenmeye ağırlık veriyoruz sağlığa yatırım yapıyoruz diyor. biz köyde büyüdük ailelerimiz hala köyde üretim yapıyor ve tamamen organik tarım yokki. Nasıl sağlıklı beslenme olacak. Çarşıda pazarda neye elimizi atsak herşey yapay.bu şartlar altında bu hastalıklara karşı koyabilecek mi vücut. Yada mesela ablası su çiçeği geçirse hafif atlatsa küçük kızım bundan etkilenmeyecek mi? Sonuçta bulaşıyor.
 

baharibeklerken

New member
Aşı yaptırma ve yaptırmama hakkı Ailenin kendi rızasına bırakılmıştır. Elhamdülillah 1. bebeğimizde biraz geçde olsa aşı karşıtı olduk.Uşak Aile Müd. bizi mahkemeye verdi, Mahkemeye çıktım ve kendi rızamıza bıraktı. Çok şükür 2. bebeğimizde hamilelik dahil hiç bir aşı olmadı. Rabbim evlatlarımızı hastalıklardan korusun. Mahkemede de ifade ettim İlk 6 Ay neredeyse Su bile verilmezken 11 Adet Kimyasal aşı vuruluyor değişmiş olabilir aşı fazlada olmuş olabilir. Aşı ile ilgili fikir sahibi olmak için veya yorum ifadelerinde bulunmak için Dr. Aidin Salih , Profesör Ahmet Rasim Küçükusta nice profesörleri araştırsınlar. Not : Bağımsız Bilim adamlarını esas alın. Bağımlı bir kuruluşa ait bilim adamlar her zaman gerçeği ifade edemeyebilir. Aşıların içeriğini okudukça içiniz acır... Rabbim Evlatlarımızı Mükemmel yaratıyor inanın buna Aşı vurulmayınca Ölecek gibi davranıyorlar Hemşireler ve benzeri sağlıkçılar. Aşı vurulupta evladı ölenler Özürlü Kalanlar neler neler bunları belkide kayıt tutmuyorlar...

Ülkemizde Binlerce Aile aşı vurdurmuyor... Bu Ailelerin çocukları ile Aşı vurdulan ailelerin hastalık ile ilgili bir Grafik oluşturulsun gerçeği görebilirsiniz.

Tecrübenizi paylaştığınız için teşekkür ederim.
 

baharibeklerken

New member
Gerçekten karar verilmesi oldukça güç bir durum. Hiç yaptırmak istemediğim halde korkuyorum. Ya bişey olursa diye ilk kızıma yaptırdım. Ama şu var beslenmeye ağırlık veriyoruz sağlığa yatırım yapıyoruz diyor. biz köyde büyüdük ailelerimiz hala köyde üretim yapıyor ve tamamen organik tarım yokki. Nasıl sağlıklı beslenme olacak. Çarşıda pazarda neye elimizi atsak herşey yapay.bu şartlar altında bu hastalıklara karşı koyabilecek mi vücut. Yada mesela ablası su çiçeği geçirse hafif atlatsa küçük kızım bundan etkilenmeyecek mi? Sonuçta bulaşıyor.

Bende ilk aylarda cok korkuyordum. O zamanlar Aidin Salih hanımı bilmiyirdum. Aşı ile ilgili okuduğum bir kac sey kendi yaşadığım sorunlarla örtüşünce yaptırmama kararı almıştım ama yine de su çiçeği kızamık vs çıkarırsa ne yaparım diye cok korkuyordum.
Simdi iki yaşında olam oğlumun sağlığı yerinde hamd olsun. Ve sebepler dairesinde aşı yaptırmamanın bunda önemli bir payı olduğunu düşünüyorum. Artij siradan olmazsa olmaz görülen dış çıkarırken ateş olayını bile yaşamadık nerdeyse cok şükür . Her fark edişte şükrediyorum.
Zamanla gördüm ki bu konuda birbiribe destek olan facebook vatsup gruplari var. Yani karar verip peşine düştükçe gerisi geliyor.

Beslenme konusu aşı olsa da olmasa da herkesin mutlaka üzerinde durması gereken bir konu. Bu konuya egilmeme ve hayat tarzimda ciddi degisiklikler yapmama hastaliklarim vesile oldu. Ve araştırdıkça bir cok insanın da böyle olduğunu görüyorum. Yani irademizle biz düzeltmesek de bir gün bunu mecburen yapacağımız bir noktaya geliyoruz. Herkesin bunu yaşamasına gerek yok yaşayanlara bakıp ibret de alınabilir.

Organik de bir rant olmuş. Ama doğal beslenme ve yaşama konusunda biz talep ettikce bu konuya eğilim olacaktır. Herkes kişisel olarak aradikca bir hareket olacak. Ki aradikca bakıyorum ki bu konuda yillardir calisma yapan ve epey mesafe kat etmiş cok insan ve aile var. Bana yeni olan onların sıradanı artik.
Bu konuda niyet karar ve arayış bize düşen. Biraz da zamana yayılan birşey. Yıllar almasına razı olmak gerek. Kolay bir değişiklik değil.
Sahsen ben doğala niyet ettim ve Rabbim karşıma çıkarıyor. Bunu bir kulluk bir ibadet olarak görüyorum. Marketten alacak bir sey pek bulamıyorum mesela. Önceleri paketli abur cuburu azalttim sonra biraktim. Kimyasal deterjanı da birakinca Bir kac kalem icin nadiren gittiğim biryer market.
Kendim üretmeye, üretemedigimi üretenden almaya çalışıyorum. Ne kadar dogala ulaşabilirsem o kadarı kârdır diye uğraşıyorum. Beyaz ekmegi tamamen bırakıp iki ay sonra ekmege hasret kalınca Ekşi mayalı ekmek satan bir dükkanı günlerce sokak sokak arayıp bulduğum günü unutamıyorum meselâ. Normal ekmeğe ayırdığım bütçeyi şimdi doğal ekmeğe ayırıyorum.

Bunun gibi yavas yavaş yaptığım değişikliklerden memnunum şükrediyorum.

Bahsettiğiniz konularda çaresiz değiliz. Sadece talep etmek gerekiyor. Insanlar neye yönelirse üretici de ona yönelir. Bu gun çeşit çeşit ve cok yemek öncelikli tercih olduğu için bu talebi karşılamak için icerik önemsemeden cok uretime gecildi. Katkilar koruyucular adına tavuk deyip satılan anormal hayvanlar vs hep bu talebin sonucu değil mi. Geçen biryerde okudum; bir zamanlar secim vaadiymis halkımıza beyaz ekmek yedirmek. :) Yani şimdi bizim bırakmaya çalışıp ta aylarca bırakmak için ugrastigimiz beyaz ekmek bir zamanların talebiymis. Bir gün tersi olacak belki kim bilir?
Velhasılı iş bizde bitiyor. Karar verip yola koyulunca Allah kolaylaştırıyor.

Korkmayın Nurudilara hanım. Samimi dua edin , ya Rabbi dogru hangisi ise beni ona sevket diye.
Korku şeytanin insana en kolay tesir ettigi damarlardan ilki. Bugün ne korku duygusu uyandırilarak sunuluyorsa ona temkinli yaklaşmak lazım. Korku yerine güven. Teslimiyet. Yaradanın yarattığı sistemin mükemmelliğine, O nun yaratıp bırakmadığına her daim bizi görüp duyduğuna güven...
Selamlar.
 
Son düzenleme:

S

New member
Bende ilk aylarda cok korkuyordum. O zamanlar Aidin Salih hanımı bilmiyirdum. Aşı ile ilgili okuduğum bir kac sey kendi yaşadığım sorunlarla örtüşünce yaptırmama kararı almıştım ama yine de su çiçeği kızamık vs çıkarırsa ne yaparım diye cok korkuyordum.
Simdi iki yaşında olam oğlumun sağlığı yerinde hamd olsun. Ve sebepler dairesinde aşı yaptırmamanın bunda önemli bir payı olduğunu düşünüyorum. Artij siradan olmazsa olmaz görülen dış çıkarırken ateş olayını bile yaşamadık nerdeyse cok şükür . Her fark edişte şükrediyorum.
Zamanla gördüm ki bu konuda birbiribe destek olan facebook vatsup gruplari var. Yani karar verip peşine düştükçe gerisi geliyor.

Beslenme konusu aşı olsa da olmasa da herkesin mutlaka üzerinde durması gereken bir konu. Bu konuya egilmeme ve hayat tarzimda ciddi degisiklikler yapmama hastaliklarim vesile oldu. Ve araştırdıkça bir cok insanın da böyle olduğunu görüyorum. Yani irademizle biz düzeltmesek de bir gün bunu mecburen yapacağımız bir noktaya geliyoruz. Herkesin bunu yaşamasına gerek yok yaşayanlara bakıp ibret de alınabilir.

Organik de bir rant olmuş. Ama doğal beslenme ve yaşama konusunda biz talep ettikce bu konuya eğilim olacaktır. Herkes kişisel olarak aradikca bir hareket olacak. Ki aradikca bakıyorum ki bu konuda yillardir calisma yapan ve epey mesafe kat etmiş cok insan ve aile var. Bana yeni olan onların sıradanı artik.
Bu konuda niyet karar ve arayış bize düşen. Biraz da zamana yayılan birşey. Yıllar almasına razı olmak gerek. Kolay bir değişiklik değil.
Sahsen ben doğala niyet ettim ve Rabbim karşıma çıkarıyor. Bunu bir kulluk bir ibadet olarak görüyorum. Marketten alacak bir sey pek bulamıyorum mesela. Önceleri paketli abur cuburu azalttim sonra biraktim. Kimyasal deterjanı da birakinca Bir kac kalem icin nadiren gittiğim biryer market.
Kendim üretmeye, üretemedigimi üretenden almaya çalışıyorum. Ne kadar dogala ulaşabilirsem o kadarı kârdır diye uğraşıyorum. Beyaz ekmegi tamamen bırakıp iki ay sonra ekmege hasret kalınca Ekşi mayalı ekmek satan bir dükkanı günlerce sokak sokak arayıp bulduğum günü unutamıyorum meselâ. Normal ekmeğe ayırdığım bütçeyi şimdi doğal ekmeğe ayırıyorum.

Bunun gibi yavas yavaş yaptığım değişikliklerden memnunum şükrediyorum.

Bahsettiğiniz konularda çaresiz değiliz. Sadece talep etmek gerekiyor. Insanlar neye yönelirse üretici de ona yönelir. Bu gun çeşit çeşit ve cok yemek öncelikli tercih olduğu için bu talebi karşılamak için icerik önemsemeden cok uretime gecildi. Katkilar koruyucular adına tavuk deyip satılan anormal hayvanlar vs hep bu talebin sonucu değil mi. Geçen biryerde okudum; bir zamanlar secim vaadiymis halkımıza beyaz ekmek yedirmek. :) Yani şimdi bizim bırakmaya çalışıp ta aylarca bırakmak için ugrastigimiz beyaz ekmek bir zamanların talebiymis. Bir gün tersi olacak belki kim bilir?
Velhasılı iş bizde bitiyor. Karar verip yola koyulunca Allah kolaylaştırıyor.

Korkmayın Nurudilara hanım. Samimi dua edin , ya Rabbi dogru hangisi ise beni ona sevket diye.
Korku şeytanin insana en kolay tesir ettigi damarlardan ilki. Bugün ne korku duygusu uyandırilarak sunuluyorsa ona temkinli yaklaşmak lazım. Korku yerine güven. Teslimiyet. Yaradanın yarattığı sistemin mükemmelliğine, O nun yaratıp bırakmadığına her daim bizi görüp duyduğuna güven...
Selamlar.

Bende asi yaptirmayanlardim sevgili bahari beklerken.oglum butun asilarini oldu kizimsa sadece ilk 6 aylik asilari oldu.sonra karar aldim.sizinde dediginiz gibi ilk baslarda cok tedirgindim.hasta odlugu zmanlar felan korkuyodum.ama cok sukur korkularimin yersiz oldugunu anladim.oglum hastaliklaei zor atlatirken kizim cok kolay ayaktan gecirebiliyor.ve daha ne antibiyotik ne baska bi ilac kullanmadik.ve her asi zmani saglik bakanligindan ariyolar. Her seferinde ayni acijlamayi yapiorum.ama asi yaptiracak annelerin ve ya yaptirmicak annelerin bunu cok iyi arastirmasi lazim.ilk basta tedieginlik olsada zmanla o tedirginlik geciyo.organik beslenmeye dikkat etmek.ve bagisikligi guclendirmek icin birseyler yapmak cocuk icin asidan daha iyi oldugu dusuncesindeyim.

Sevgiler..:)
 

Merve1987

New member
Bende ilk aylarda cok korkuyordum. O zamanlar Aidin Salih hanımı bilmiyirdum. Aşı ile ilgili okuduğum bir kac sey kendi yaşadığım sorunlarla örtüşünce yaptırmama kararı almıştım ama yine de su çiçeği kızamık vs çıkarırsa ne yaparım diye cok korkuyordum.
Simdi iki yaşında olam oğlumun sağlığı yerinde hamd olsun. Ve sebepler dairesinde aşı yaptırmamanın bunda önemli bir payı olduğunu düşünüyorum. Artij siradan olmazsa olmaz görülen dış çıkarırken ateş olayını bile yaşamadık nerdeyse cok şükür . Her fark edişte şükrediyorum.
Zamanla gördüm ki bu konuda birbiribe destek olan facebook vatsup gruplari var. Yani karar verip peşine düştükçe gerisi geliyor.

Beslenme konusu aşı olsa da olmasa da herkesin mutlaka üzerinde durması gereken bir konu. Bu konuya egilmeme ve hayat tarzimda ciddi degisiklikler yapmama hastaliklarim vesile oldu. Ve araştırdıkça bir cok insanın da böyle olduğunu görüyorum. Yani irademizle biz düzeltmesek de bir gün bunu mecburen yapacağımız bir noktaya geliyoruz. Herkesin bunu yaşamasına gerek yok yaşayanlara bakıp ibret de alınabilir.

Organik de bir rant olmuş. Ama doğal beslenme ve yaşama konusunda biz talep ettikce bu konuya eğilim olacaktır. Herkes kişisel olarak aradikca bir hareket olacak. Ki aradikca bakıyorum ki bu konuda yillardir calisma yapan ve epey mesafe kat etmiş cok insan ve aile var. Bana yeni olan onların sıradanı artik.
Bu konuda niyet karar ve arayış bize düşen. Biraz da zamana yayılan birşey. Yıllar almasına razı olmak gerek. Kolay bir değişiklik değil.
Sahsen ben doğala niyet ettim ve Rabbim karşıma çıkarıyor. Bunu bir kulluk bir ibadet olarak görüyorum. Marketten alacak bir sey pek bulamıyorum mesela. Önceleri paketli abur cuburu azalttim sonra biraktim. Kimyasal deterjanı da birakinca Bir kac kalem icin nadiren gittiğim biryer market.
Kendim üretmeye, üretemedigimi üretenden almaya çalışıyorum. Ne kadar dogala ulaşabilirsem o kadarı kârdır diye uğraşıyorum. Beyaz ekmegi tamamen bırakıp iki ay sonra ekmege hasret kalınca Ekşi mayalı ekmek satan bir dükkanı günlerce sokak sokak arayıp bulduğum günü unutamıyorum meselâ. Normal ekmeğe ayırdığım bütçeyi şimdi doğal ekmeğe ayırıyorum.

Bunun gibi yavas yavaş yaptığım değişikliklerden memnunum şükrediyorum.

Bahsettiğiniz konularda çaresiz değiliz. Sadece talep etmek gerekiyor. Insanlar neye yönelirse üretici de ona yönelir. Bu gun çeşit çeşit ve cok yemek öncelikli tercih olduğu için bu talebi karşılamak için icerik önemsemeden cok uretime gecildi. Katkilar koruyucular adına tavuk deyip satılan anormal hayvanlar vs hep bu talebin sonucu değil mi. Geçen biryerde okudum; bir zamanlar secim vaadiymis halkımıza beyaz ekmek yedirmek. :) Yani şimdi bizim bırakmaya çalışıp ta aylarca bırakmak için ugrastigimiz beyaz ekmek bir zamanların talebiymis. Bir gün tersi olacak belki kim bilir?
Velhasılı iş bizde bitiyor. Karar verip yola koyulunca Allah kolaylaştırıyor.

Korkmayın Nurudilara hanım. Samimi dua edin , ya Rabbi dogru hangisi ise beni ona sevket diye.
Korku şeytanin insana en kolay tesir ettigi damarlardan ilki. Bugün ne korku duygusu uyandırilarak sunuluyorsa ona temkinli yaklaşmak lazım. Korku yerine güven. Teslimiyet. Yaradanın yarattığı sistemin mükemmelliğine, O nun yaratıp bırakmadığına her daim bizi görüp duyduğuna güven...
Selamlar.

Bahsettiginiz Facebook hesaplarini paylasir mısınız
 
Son düzenleme:
Üst