savaşçı
New member
Başarının temelinde heves vardır. Heves, iç motivasyondur. Kaçtığında tükenmişlik başlar.
Günümüz çocuklarının eğitim başarısızlıklarının temelinde öğrenme hevesinin kaçması vardır.
Heves, merak duygusunun bir ürünüdür Merak yoksa heves olmaz.
Bir eğiticinin başarısı, öğrencisinde uyandırdığı merak kadardır.
Merak, mizaçtan mizaca değişir.
Bazı çocuklar, tabiattaki yaşama meraklıdır, bir kırkayaklı böcek gördüklerinde merak duygusu tetiklenir, onu incelemek ister Bazıları, müziğe meraklıdır, ince tınılar arasında farklılığı hissettikçe heyecan duyar.
Matematik dersi anlatan bir eğitici, tabiata karşı meraklı öğrencisine, kırkayaklı böceğin ayaklarını birlikte sayarken sayı saymayı öğretebilir Coğrafya hocası, müziğe meraklı öğrencisine, farklı kültüre ait müzik türlerini dünya haritası üzerinde tanıtırken, ülkelerin coğrafi konumlarını öğretebilir.
Her ne kadar merak, öğrenmenin temel motivasyonu olsa da merakın hevese dönüşmesi sevecen bir eğiticinin çocuğun denemelerine izin vermesi ile mümkündür. Zira çocuk, merak ettiği işi, kendisinin de yapabileceğine inanırsa, heves başlar.
Öğrencilerinin heveslerini kaçırmak istemeyen bir eğitici, öğrenme çıtasını kısa aralıklı tutmalı, büyük ve uzak hedefler vermemelidir. Çocuğun, her bir öğrenme basamağını küçük adımlarla ve başarma hazzını tada tada çıkmasına izin vermelidir.
Beklenti çıtası yükseltilmiş, öğrenme halkaları kopmuş, bir önceki öğrenmeleri tamamlamadan bir sonraki öğrenmelere geçmiş çocuklarda heves olmaz.
Heves, her ne kadar öğrenmede temel bir işlev görse de, geçici bir motivasyondur. Kalıcı öğrenme, hevesin, isteke dönüşmesi ile mümkündür.
İstek, heves edilen işin, atık duygusal enerjisi ile oluşan öğrenme gücüdür.
Yazmayı yeni öğrenen bir çocuğun yazma hevesi 2 sayfa ise, eğitici istersen bir sayfa kadar yazabilirsin diyerek ona hevesinden daha az bir görev verirse, 1 sayfa yazma işini tamamlayan çocuğun kalan enerjisi, onu 1 sayfa daha yazı yazmaya teşvik eder İşte, çocuğun kendi isteği ile yazdığı bu 1 sayfa, onun kendi başına yapabilmekten kaynaklanan güven duygusunu oluşturur. Öğrenme motivasyonunun son halkası, yapabileceğine inanma ve güvendir.
Bir işi yapabileceğine inanmayan kişi, o işi yapmaya istekli olmaz.
Yaşama sevinci tükenmiş, mutsuz ve kendi ile barışık olmayan, öğrencisine insan olmaktan kaynaklanan bir eşitlik ilkesi ile yaklaşmayan, sınıf ortamını baskıcı bir ruh hâli ile hapishaneye çeviren eğiticiler, öğrencilerinde, öğrenmeye karşı ne merak ne de istek uyandırır. Böylesi eğiticilerin, çocuğu dış motivasyonlarla manipüle ederek eğitimi sürdürmek zorunda kaldıkları da bir gerçektir.
En masum dış motivasyon, çocukları birbiri ile yarıştırmak veya mükafata alıştırmaktır.
Merak duygusunu yitirmiş çocuklara ödevini kim erken bitirirse ona çikolata vereceğim denildiğinde, onların enerji dolu bir hâl ile yeniden canlandıklarını görürsünüz Böylesi çocuklar, yeni şeyler öğrenmenin verdiği dingin bir heves ile değil, çikolata alabilme, öne geçme veya geride kalmama hırsı ile ödevlerine saldırırlar.
Hırs, dış motivasyondur, başarıyı artırsa da kişilik gelişiminin önündeki en büyük etkendir.
Narsist Kişilik Bozukluğu sürecinin temel enerji kaynağı hırstır.
Çocukta hırs arttıkça, başarısızlıklar karşısında psikolojik yıkım da o kadar artar.
Eğiticiler, kendilerine emanet edilen masum çocukları çikolata hırsı ile birbirleri ile yarıştırmak yerine, Allahın her insanın özünde yarattığı merak, heves, istek duygularını harekete geçirmeli ve kalıcı öğrenmeyi her çocuğun hakkı olarak kabul etmelidir...
Günümüz çocuklarının eğitim başarısızlıklarının temelinde öğrenme hevesinin kaçması vardır.
Heves, merak duygusunun bir ürünüdür Merak yoksa heves olmaz.
Bir eğiticinin başarısı, öğrencisinde uyandırdığı merak kadardır.
Merak, mizaçtan mizaca değişir.
Bazı çocuklar, tabiattaki yaşama meraklıdır, bir kırkayaklı böcek gördüklerinde merak duygusu tetiklenir, onu incelemek ister Bazıları, müziğe meraklıdır, ince tınılar arasında farklılığı hissettikçe heyecan duyar.
Matematik dersi anlatan bir eğitici, tabiata karşı meraklı öğrencisine, kırkayaklı böceğin ayaklarını birlikte sayarken sayı saymayı öğretebilir Coğrafya hocası, müziğe meraklı öğrencisine, farklı kültüre ait müzik türlerini dünya haritası üzerinde tanıtırken, ülkelerin coğrafi konumlarını öğretebilir.
Her ne kadar merak, öğrenmenin temel motivasyonu olsa da merakın hevese dönüşmesi sevecen bir eğiticinin çocuğun denemelerine izin vermesi ile mümkündür. Zira çocuk, merak ettiği işi, kendisinin de yapabileceğine inanırsa, heves başlar.
Öğrencilerinin heveslerini kaçırmak istemeyen bir eğitici, öğrenme çıtasını kısa aralıklı tutmalı, büyük ve uzak hedefler vermemelidir. Çocuğun, her bir öğrenme basamağını küçük adımlarla ve başarma hazzını tada tada çıkmasına izin vermelidir.
Beklenti çıtası yükseltilmiş, öğrenme halkaları kopmuş, bir önceki öğrenmeleri tamamlamadan bir sonraki öğrenmelere geçmiş çocuklarda heves olmaz.
Heves, her ne kadar öğrenmede temel bir işlev görse de, geçici bir motivasyondur. Kalıcı öğrenme, hevesin, isteke dönüşmesi ile mümkündür.
İstek, heves edilen işin, atık duygusal enerjisi ile oluşan öğrenme gücüdür.
Yazmayı yeni öğrenen bir çocuğun yazma hevesi 2 sayfa ise, eğitici istersen bir sayfa kadar yazabilirsin diyerek ona hevesinden daha az bir görev verirse, 1 sayfa yazma işini tamamlayan çocuğun kalan enerjisi, onu 1 sayfa daha yazı yazmaya teşvik eder İşte, çocuğun kendi isteği ile yazdığı bu 1 sayfa, onun kendi başına yapabilmekten kaynaklanan güven duygusunu oluşturur. Öğrenme motivasyonunun son halkası, yapabileceğine inanma ve güvendir.
Bir işi yapabileceğine inanmayan kişi, o işi yapmaya istekli olmaz.
Yaşama sevinci tükenmiş, mutsuz ve kendi ile barışık olmayan, öğrencisine insan olmaktan kaynaklanan bir eşitlik ilkesi ile yaklaşmayan, sınıf ortamını baskıcı bir ruh hâli ile hapishaneye çeviren eğiticiler, öğrencilerinde, öğrenmeye karşı ne merak ne de istek uyandırır. Böylesi eğiticilerin, çocuğu dış motivasyonlarla manipüle ederek eğitimi sürdürmek zorunda kaldıkları da bir gerçektir.
En masum dış motivasyon, çocukları birbiri ile yarıştırmak veya mükafata alıştırmaktır.
Merak duygusunu yitirmiş çocuklara ödevini kim erken bitirirse ona çikolata vereceğim denildiğinde, onların enerji dolu bir hâl ile yeniden canlandıklarını görürsünüz Böylesi çocuklar, yeni şeyler öğrenmenin verdiği dingin bir heves ile değil, çikolata alabilme, öne geçme veya geride kalmama hırsı ile ödevlerine saldırırlar.
Hırs, dış motivasyondur, başarıyı artırsa da kişilik gelişiminin önündeki en büyük etkendir.
Narsist Kişilik Bozukluğu sürecinin temel enerji kaynağı hırstır.
Çocukta hırs arttıkça, başarısızlıklar karşısında psikolojik yıkım da o kadar artar.
Eğiticiler, kendilerine emanet edilen masum çocukları çikolata hırsı ile birbirleri ile yarıştırmak yerine, Allahın her insanın özünde yarattığı merak, heves, istek duygularını harekete geçirmeli ve kalıcı öğrenmeyi her çocuğun hakkı olarak kabul etmelidir...