Bahsettiğiniz olaylar ilk yılıma götürdü beni. Ne kadar da benzer şeyler yaşanıyor demek ki..
Hep ilk adımı ben atıyorum biraz da o atsın deyip bıraktığım. Açık açık sorunumu ve beklentimi dile getirdiğim halde karşımda hissiz bir duvar var duygusuyla carpildigim. Ve en sonunda ipleri koparıp kontrolü iyice kaybedip irademi bilinçaltımdaki duyguların baskısina teslim ettiğim o ilk yıl...Ardından hakli iken haksız olduğum yıllar. yokuştan belki ucurumdan aşağı yuvarlanır gibi perisan gecen yillar... yaklasik 6 yıllık evliliğimde daha son zamanlarda sakinlesmeye basladim eşime karşı. Ve hâlâ başladığımızın gerisinde olduğumuzu düşünüyorum.
O ilk adımlar işte o ilk adımlar. O uçuruma götüren o ilk ufak gibi görünen yanlış adımlar. Keşke onu yapmasaydım diyorsunuz. Ama zaman geçip birbirinizi tanıdıkça ne yapsanız işin o kerteye geleceğini de görüyorsunuz. Belki bu kadar hasar olmazdı. Saygı sınırları aşılmaz sevgi kafese konulmazdi. Gerçi bunlarda az kayıplar değil.
Bende çok bilirdim ( sizinle kıyaslamak için demiyorum. Kendi acımdan. Mesleğiniz olduğu için sizin durumunuz ap ayrı şüphesiz. ). Evlenmeden önce bekar evli herkese nasihat verirdim. Kitap verirdim. Beraber kaldığımız arkadaşlar içinde evliliği en sorunlu ben oldum.
.
Bazan ne yaparsanız yapın ne kadar bilirseniz bilin olmuyor. Yaşanacak bir imtihan varsa yaşanıyor. Bir kazanın içine atılıp pişmeniz gerekiyorsa pisiriliyorsunuz bağıra cağıra... Ve vakit dolana kadar ne yapsanız olmuyor. Tutundugunuz dallar kuruyuveriyor.
Niyetiniz de samimi iseniz ve şaşmazsanız bir süre sonra nasıl hayırlar görüyorsunuz onca acıda. Ve anlıyorsunuz ki şimdi acılan hakikat kapısından ancak başka türlü giremezmişsiniz. Ve şükrediyorsunuz. Hikmetinden sual olunmayan Rabbim meğer bana ne hazırlamış diye.
Biraz karamsar bir tablo çizmiş olabilirim. InsaAllah çözümü kolay bulur böyle zorlu yollara gerek kalmadan gönlünüzün muradı olan yolda kolaylıkla yürürsünüz. Eşle imtihan hic kolay değil zira. Ben sadece konunun bende cagristirdiklarini paylaşmak istedim.
Size şunu söylemek isterim. adem güneşi dinleyince fark ettiğim şey ;Erkekle erkekleşilmez. Kazanan olmaz. Başladığınız yerin çoook uzağına bazan geriye dönüşüm zor olduğu Bir yere götürür bu. Ben bunu daha geçen yıl fark ettim. Telegram dan arkadaşımın verdigi ve su linkten sonraki kayitlarii dinleyin lütfen.
Telegram: Contact @pedagojiokulu
Diğer yazdığınız hislerinizle ilgili kısım ise pesine duserseniz kendiniz için bir anahtar, aranizdaki bag için kuvvetlendirecek bir vesile olabilir.
Kendinizi eşinize bırakabilmek. Savunmasızlik içinde "sen böyle dediğinde veya yaptığında kendimi şöyle şöyle hissettim" diyebilmek... karşınızda sizi inciten birine karşı zırhınızı giyip iletişime geçmek değil. Tam tersi bildiğiniz tüm zırhları silahları bırakıp kanatları altına sığınmak. O nun hislerine merhametine güvenip sığınmak. Bunun için önce kendi hislerinizin tam farkına varmak. Bu incinmeleri takip edip Içinizdeki savunmasız küçük kızı bulmak....
Bu bahsettiklerimi sık duyup okudum ama yeni yeni öğreniyorum bende. Geçen bir tartışmamızda ilk defa eşime fark ettiğim o hislerimi söyledim. Hissettiğim, senin sözünün ne değeri var, ne söylersen şöyle ben bildiğimi yaparım. Vb hissettim dedim. Şaşırdı. Mahcup oldu. Böyle bir şeyi hiç beklemiyordu. Yani o davranışının bende bu anlama geldiğini. Normalde her ortak işten tartışmayla çıkan bir çift olarak oldukça otomatiklestik. Ama bu yaklaşım ikimize de iyi geldi. Oh be buymuş dedim. Yıllardır birbirimizi yemiş durmuşuz. Ama bunun için önce kendimi keşif lazımdı. Duygularımı kendime itiraf etmek sonra da eşime bahsedecek cesaret. Ilk adım atıldı bakalım hayırlısı.
Belki sizde bur anı ele alıp iyice analiz ederek eşinizle paylaşabilirsiniz. Tamamen kendinizi ona bırakarak. Hislerinizle... büyük ihtimal o da fark edince üzülecek. Belki onun da size anlatmak istediği şeyler olacak sizde aynı şefkati görürse açılacak. Velhasılı paylaştığınız anı ilk ve son olur umarım. Sadece savunmaları artıracak bir yaklaşım. Birbirinize savunma ördükçe örmek sıkıntıyı büyütür sadece.
Selâmetle.