savaşçı
New member
Bir dost meclisinde sohbet ediyorduk
Laf döndü dolaştı, aile içi iletişime geldi. Herkes aynı şeyi düşünüyordu: Günümüzde eşler eşlerini ihmal ediyor
Çocuklar ihmal edilmiş eşlerin hırçınlıkları içinde yetişiyor
Çoluk çocukla uğraşacağım derken, dev bir yük biniyor kadınların sırtlarına. dedi bir akademisyen arkadaşım.
Kadın da insan. Onun da nefes almaya, çıkıp gezmeye ihtiyacı var. dedi bir diğeri.
Kadın da insan diye bakmak, doğru bir bakış açısı değildi, tuhafıma gitti. Zira kadın, dasız insandı. Erkeğin yaşamına ortak olmuş bir asalak değil, kendi yaşamının öznesiydi o.
Tuhafıma gitti bu konuşmalar. Anlatmaya çalıştım, ama beceremedim.
Bir soru sordum: Eşinizi en son ne zaman dışarı çıkarttınız, ne zaman gezdirdiniz, söyler misiniz?
Herkes kendince cevap vermeye çalıştı ama kimse Ne demek eşinizi gezdirdiniz mi, kardeşim? O kedi mi, fino mu da dışarı çıkartalım da gezdirelim, bu nasıl soru böyle? demedi. Diyemedi
Günümüz evliklerinin temel problemi işte bu: Aynileşme!
Eşin, eşini bir süre sonra kendi gibi değil, kendisinin gibi görmeye başlamasıdır aynileşme problemi. Kendisinin gördüğü eşine iyilik yapmak için biraz dışarıda gezdirilmeye ihtiyacının olduğunu düşünme basitliğine düşmedir ülkemiz evliklerinin iç acınası durumu.
Kafeteryada oturmuştum bir gün Yan masaya orta yaşlarda bir çift geldi. Garson sipariş almak için Ne arzu edersiniz? diye sordu.
Kadın, adamın gözüne baktı. Adam da elindeki listeye Ne istersin? diye sordu karısına. Kadın, Bilmem, Sen söyle dedi.
Bu, görünürde Ne kadar uyumlu bir çift gibi gelse de kendi damak tadını bir kenara iten, eşi kendisine hangi damak tadını sunarsa onu kabul edeceğim diyen bir aynileşme problemi idi hâlbuki
Zaman geçtikçe ister istemez eşler birbirine benziyor demeyin sakın. Zira birbirine dönüştükçe eşler, o evlilik evlilik olmaktan çıkar
Evliliğin kalitesi, eşler birbirine benzedikçe değil, kendi gibi kaldıkça olur
Bir fizik hocasına Kıyamet ne zaman kopar? diye sordum.
Enerji düzeyleri farklılığını kaybettiğinde. diye cevap verdi. Bunun adına Entropik Kıyamet denilir diye ilave etti.
Evrende enerji düzeyleri eksi ile artı arasında aktığı sürece dünya dönmeye devam edecek... Rüzgâr esecek, gök gürleyecek Zıtlar arası enerji akımıdır canlılığı koruyan. Ne zaman ki bütün enerji düzeyleri aynı olursa, fizik kanunlarına göre kıyamet işte o zaman kopar. dedi.
Her evliliğin bir kıyameti vardır, o kıyamet, eşler arasındaki elektriğin kesilmesidir.
Eşler birbirine benzedikçe konuşacak konu kalmaz. Düşünce üretilmez
Eş eşten elektrik alamaz
Göz göze baksa kalbi pır pır atmaz
Eli eline dokunsa heyecan duyamaz
Aynı kendi eline dokunuyor gibi olur
Hâlbuki dokunduğu el karşı cinsiyetten birisinin elidir Ama aynileştikçe insanlar, cinsiyetler arasındaki elektrik farklılığı kalmaz Erkek kendi eline dokunur gibi hisseder karısının eline dokunduğunda Kadın, kendi eline dokunulmasından ürpermez, heyecan duymaz Hisler, duygular farklılığını yitirmiş, aynileşmişse evliliğin kıyameti yakındır
Eşler birbirlerine bir iyilik yapmak istiyorlarsa, eşini kendine benzetmek yerine, kendi gibi kalabilmesine çaba harcamalıdır...
Çoluk çocukla uğraşacağım derken, dev bir yük biniyor kadınların sırtlarına. dedi bir akademisyen arkadaşım.
Kadın da insan. Onun da nefes almaya, çıkıp gezmeye ihtiyacı var. dedi bir diğeri.
Kadın da insan diye bakmak, doğru bir bakış açısı değildi, tuhafıma gitti. Zira kadın, dasız insandı. Erkeğin yaşamına ortak olmuş bir asalak değil, kendi yaşamının öznesiydi o.
Tuhafıma gitti bu konuşmalar. Anlatmaya çalıştım, ama beceremedim.
Bir soru sordum: Eşinizi en son ne zaman dışarı çıkarttınız, ne zaman gezdirdiniz, söyler misiniz?
Herkes kendince cevap vermeye çalıştı ama kimse Ne demek eşinizi gezdirdiniz mi, kardeşim? O kedi mi, fino mu da dışarı çıkartalım da gezdirelim, bu nasıl soru böyle? demedi. Diyemedi
Günümüz evliklerinin temel problemi işte bu: Aynileşme!
Eşin, eşini bir süre sonra kendi gibi değil, kendisinin gibi görmeye başlamasıdır aynileşme problemi. Kendisinin gördüğü eşine iyilik yapmak için biraz dışarıda gezdirilmeye ihtiyacının olduğunu düşünme basitliğine düşmedir ülkemiz evliklerinin iç acınası durumu.
Kafeteryada oturmuştum bir gün Yan masaya orta yaşlarda bir çift geldi. Garson sipariş almak için Ne arzu edersiniz? diye sordu.
Kadın, adamın gözüne baktı. Adam da elindeki listeye Ne istersin? diye sordu karısına. Kadın, Bilmem, Sen söyle dedi.
Bu, görünürde Ne kadar uyumlu bir çift gibi gelse de kendi damak tadını bir kenara iten, eşi kendisine hangi damak tadını sunarsa onu kabul edeceğim diyen bir aynileşme problemi idi hâlbuki
Zaman geçtikçe ister istemez eşler birbirine benziyor demeyin sakın. Zira birbirine dönüştükçe eşler, o evlilik evlilik olmaktan çıkar
Evliliğin kalitesi, eşler birbirine benzedikçe değil, kendi gibi kaldıkça olur
Bir fizik hocasına Kıyamet ne zaman kopar? diye sordum.
Enerji düzeyleri farklılığını kaybettiğinde. diye cevap verdi. Bunun adına Entropik Kıyamet denilir diye ilave etti.
Evrende enerji düzeyleri eksi ile artı arasında aktığı sürece dünya dönmeye devam edecek... Rüzgâr esecek, gök gürleyecek Zıtlar arası enerji akımıdır canlılığı koruyan. Ne zaman ki bütün enerji düzeyleri aynı olursa, fizik kanunlarına göre kıyamet işte o zaman kopar. dedi.
Her evliliğin bir kıyameti vardır, o kıyamet, eşler arasındaki elektriğin kesilmesidir.
Eşler birbirine benzedikçe konuşacak konu kalmaz. Düşünce üretilmez
Eş eşten elektrik alamaz
Göz göze baksa kalbi pır pır atmaz
Eli eline dokunsa heyecan duyamaz
Aynı kendi eline dokunuyor gibi olur
Hâlbuki dokunduğu el karşı cinsiyetten birisinin elidir Ama aynileştikçe insanlar, cinsiyetler arasındaki elektrik farklılığı kalmaz Erkek kendi eline dokunur gibi hisseder karısının eline dokunduğunda Kadın, kendi eline dokunulmasından ürpermez, heyecan duymaz Hisler, duygular farklılığını yitirmiş, aynileşmişse evliliğin kıyameti yakındır
Eşler birbirlerine bir iyilik yapmak istiyorlarsa, eşini kendine benzetmek yerine, kendi gibi kalabilmesine çaba harcamalıdır...