Arda Cansizoglu
Editör
Eskiler şöyle dermis"1 cocugu "1 köy adam" ancak yetistirir"..
Bakıyorum bizim yetistigimz şartlara..sokak arkadaşlariımız ile sokakta ip atlarken,top oynarken,sek sek oynarken hatırlıyorum hep..yaz kıs kar kıyamet farketmezdi..tek şart akşam ezanından önce evde olmamızdı..canımız çıkana kadar saklambaç oynardık arabasiz ve apartmansiz mahallemizin sokaklarında...azıcık ödevimiz olurdu..öyle gece geç saatlere kdr ödevlerle bogusmazdik..ilkokul 4ten itibaren başlardı pekcok şey..Ana babamizla yuzgoz olmazdık..ödev yüzünden..Birsürü arkadaşımız vardı.."iyi arkadaş " kötü arkadaş nedır sokakta oynadığımız oyunlarda öğrendik..kısaca evde kardeşimizle,babaannemizle halamizla,dışarda komşu teyzemizle,sokak arkadaşımızla okulda bizi seven sayan "adam"yerine koyan öğretmenimizle sosyallestik...
Gel gör ki şimdilerde korkunç bir hızla ilerleyen teknolojinin içine sıkışmış ,hayatı tablet ve tv arasında preslenmis korpeçik yüreklere,taptaze zihinlere anne baba ve öğretmen olarak neler yapmalıyız?bilemiyoruz..
ne yapalim da bu yavruların yaradilislarindaki gizli çekirdeği bulalim???
Hangi yolu izleyelim?
Kimlere anlatalım?
Neler diyelim?
Neler dinleyelim de bizlerde anne baba kıvamına erişelim...
Hani buyuruluyor ya"çocuklarınızı yaşayacakları zamana göre yetistirin"
O halde onların yetişkin olduklarında bizlerin arkasından hayır duası etmeleri için neler yapabiliriz?
Bu çekirdek aile düzeni içinde çocuklarımızla neler yapalım,nasıl davranalım ki bağlarimiz kuvvetlensin?bizlere emanet edilen bu yavrulara adem hocamızın ifadesiyle nasil "aziz birer misafir "gibi davranalım...??
Hele ki km lerce uzaklarda yaşayıp senede 1-2kez sevdiklerini ,ailesini görebilen gurbet kuşları..ve o yuvalarda yetişen yeni nesiller???
Neler yapabiliriz??
Bakıyorum bizim yetistigimz şartlara..sokak arkadaşlariımız ile sokakta ip atlarken,top oynarken,sek sek oynarken hatırlıyorum hep..yaz kıs kar kıyamet farketmezdi..tek şart akşam ezanından önce evde olmamızdı..canımız çıkana kadar saklambaç oynardık arabasiz ve apartmansiz mahallemizin sokaklarında...azıcık ödevimiz olurdu..öyle gece geç saatlere kdr ödevlerle bogusmazdik..ilkokul 4ten itibaren başlardı pekcok şey..Ana babamizla yuzgoz olmazdık..ödev yüzünden..Birsürü arkadaşımız vardı.."iyi arkadaş " kötü arkadaş nedır sokakta oynadığımız oyunlarda öğrendik..kısaca evde kardeşimizle,babaannemizle halamizla,dışarda komşu teyzemizle,sokak arkadaşımızla okulda bizi seven sayan "adam"yerine koyan öğretmenimizle sosyallestik...
Gel gör ki şimdilerde korkunç bir hızla ilerleyen teknolojinin içine sıkışmış ,hayatı tablet ve tv arasında preslenmis korpeçik yüreklere,taptaze zihinlere anne baba ve öğretmen olarak neler yapmalıyız?bilemiyoruz..
ne yapalim da bu yavruların yaradilislarindaki gizli çekirdeği bulalim???
Hangi yolu izleyelim?
Kimlere anlatalım?
Neler diyelim?
Neler dinleyelim de bizlerde anne baba kıvamına erişelim...
Hani buyuruluyor ya"çocuklarınızı yaşayacakları zamana göre yetistirin"
O halde onların yetişkin olduklarında bizlerin arkasından hayır duası etmeleri için neler yapabiliriz?
Bu çekirdek aile düzeni içinde çocuklarımızla neler yapalım,nasıl davranalım ki bağlarimiz kuvvetlensin?bizlere emanet edilen bu yavrulara adem hocamızın ifadesiyle nasil "aziz birer misafir "gibi davranalım...??
Hele ki km lerce uzaklarda yaşayıp senede 1-2kez sevdiklerini ,ailesini görebilen gurbet kuşları..ve o yuvalarda yetişen yeni nesiller???
Neler yapabiliriz??