Kalıcı öğrenmenin 3 Derinlik Boyutu (5)- Adem Güneş Köşe Yazıları

savaşçı

New member
Bir öğretmen arkadaş ile ayaküstü sohbet ediyorduk, “Hocam, sizin anlattığınız her şeyi harfi ile yerine getiriyorum. Öğrencilerime ne baskı kuruyorum, ne de ceza vererek aşağılıyorum. Onlarla güzel bir bağ kurduğumu da düşünüyorum. Ama yine de derste anlattığım konular bir süre sonra unutuluyor, kalıcı olmuyor. Bu da beni üzüyor” dedi.

Kendisine, “Öğrencilerinize hangi ‘erişim düzeyinde’ ders anlatıyorsunuz?” diye sordum. “Nasıl yani...” diye cevap verdi.

Şöyle ki, kişinin bilgiye erişimi, duyu organları vasıtası iledir, göz, kulak, dil, burun ve ten... Bunlar, bilgiye ‘erişim düzeyini’ belirler.

Bir eğitici, öğrencisine ‘hangi erişim düzeyinde’ hitap ediyorsa, bilgi o erişim düzeyinin ‘derinlik boyutunda’ içtenleşir.

‘Edinerek öğrenme’nin 3 derinlik boyutu vardır.

1-Yüzeysel Temas

2-İçsel Öğrenme

3-Kalıcı Edinim

Yüzeysel temas, ‘İşitme ve görme’ duyusu vasıtası ile çocuğa bilgi aktarmaya çalışmaktır. Örneğin, bir öğretmenin tahtaya çıkıp, öğrencilerine ‘sözel’ olarak ders anlaması, anlattığı dersin içeriğini de ‘görsel’ olarak desteklemesi, öğrencileri ancak ‘yüzeysel temas’ derinliğinde bilgiye eriştirir. Böylesi bir öğrenme geçicidir.

Hâlbuki minimum düzeyde bir kalıcı öğrenme için en az üç duygu organı işlevsel olmalıdır. Bir başka deyişle, öğretmen, öğrencisinin hem gözü, hem kulağına hitap ettiği gibi, anlattığı dersin özelliğine göre, dokunma, tatma, koklama gibi, öğrencisinin en az bir duygu organını daha deveye sokacak çözüm üretmesi gerekir.

Ayaküstü sohbet ettiğim arkadaş, birden tebessüm ederek, ‘Hocam matematik dersinde üçüncü duyu organını nasıl devreye sokabilirim ki, ne rakamları koklatabilirim ne de tattırabilirim.’ dedi.

Kendisine ‘bence yanılıyorsunuz hocam’ dedim. “Eğer biraz farklı düşünürseniz üçüncü bir duyu organını da devreye sokacak çözümler üretebilirsiniz. Örneğin, siz 2’nci sınıf öğretmenisiniz. Bu yaştaki çocuklar ‘kokuya’ karşı duyarlıdır. Her bir rakamı ayrı bir kokulu mumdan yaptırırsanız, çocuklar rakamları tahtada yazdığınız hali ile değil, bir de her bir rakamı kendisine has kokusu ile ‘duyarsa’, öğrenme düzeyini ‘yüzeysel temas’tan, ‘içsel öğrenmeye’ çıkartmış olursunuz.”

“Ama bu uzun iş hocam!” dedi.

Evet, eğitim uzun ve ciddi bir iş... Pedagojinin temel prensiplerinden yararlanılmazsa, hem çocuğun hem de eğiticinin yıprandığı bir iş.

Sanırım bu konuşma, kendisinde yeni yeni düşünme pencereleri açmış olacak ki, “Peki rakamları tahtaya yazmasak da çocuğun eline versek, o zaman yine 3’üncü duyu organını devreye sokmuş olur muyuz?” diye sordu.

Evet, çok basit gibi gelse de ahşaptan yapılmış ve artık neredeyse pazarlarda satılır hâle gelen rakamları çocuğun eline vermek, öğrenme seviyesini ‘içsel öğrenme’ye dönüştürür.

Hatta ahşap rakamların her birinin üzerine ayrı koku sürseniz ve öğrencilere, ‘Bunun adı 5’ diye gösterseniz... Sonra da çocukların ellerine verip bu rakamla tensel temas etmelerine ve koklamalarına zaman tanısanız, 4 duygu organını işlevsel hâle getirdiğiniz için, öğrenme boyutu, ‘kalıcı edinim’ düzeyine çıkar.

Bu, sadece ilkokul seviyesinde matematik dersi için değil, her öğrenme düzeyinde kullanılacak temel pedagojik prensiptir.

Örneğin, tarih dersinde hem görsel hem işitsel materyaller kullanıldığı gibi, anlatılan tarihî olayların geçtiği mekânları ziyaret etmek... Coğrafya dersinde Konya Ovası’nı resimlerle anlatmak değil, bizzat yerinde görmek... Fen dersinde laboratuvar etkinliği için her çocuğa ‘yeterince’ izin vermek, öğrenme düzeyinin ‘‘kalıcı edinime’ çıkarılması anlamına gelir.

Ayaküstü sohbet ettiğim öğretmen arkadaş, “Peki şuna ne demeli? Ben, öğrencilerime ders anlatırken kendim de öğreniyorum. Bu hangi düzeye girer?” diye espri yaptı.

Dil, sadece tat almak değil, aynı zamanda ‘konuşma eyleminin’ yöneticisi olduğu için, konuşan kişi aynı zamanda öğrenen kişidir.

Bir başka deyişle her öğretmen aynı zamanda kendisinin öğrencisidir...

- See more at: http://ademgunes.com/kose-yazilari/17/154/kalici-ogrenmenin-3-derinlik-boyutu-5#sthash.R2uBPATj.dpuf
 

mercan

New member
2. sınıf öğrencisinin renkleri edinerek öğrenmesi nasıl sağlanabilir?

Adem Hoca çocukların anne babayı ve öğretmeni sevmelerinden daha ziyade onların yanında kendilerini güvende hissetmeleri önemli demişti. Çocukların kendilerini güvende hissedip hissetmediklerini nasıl anlayabiliriz?
 

savaşçı

New member
2. sınıf öğrencisinin renkleri edinerek öğrenmesi nasıl sağlanabilir?

Adem Hoca çocukların anne babayı ve öğretmeni sevmelerinden daha ziyade onların yanında kendilerini güvende hissetmeleri önemli demişti. Çocukların kendilerini güvende hissedip hissetmediklerini nasıl anlayabiliriz?

Kendini güvende hisseden çocuk duygularını yaşamaktan, düşüncelerini de ifade etmekten çekinmez. Komik gelen bişeye güler, üzülünce dudağını büker mesela, aklına bir fikir gelirse söylemekten çekinmez. Güvende hissetmediği bir yetişkinin yanındaysa onun gözünün içine bakar bir şey diyeceği zaman, kendisini tam ifade edemez, ne ile karşılaşacağından emin değildir çünkü...
 

mercan

New member
Özel eğitim öğrencilerimle harf ve rakam öğrenirken ,bazen, harf ve rakamlara kulak, göz, ağız, kuyruk çiziyorum. Öğrencilerimde boyuyor. Harflerin rakamların asıl halini öğrenmelerinde bir olumsuzluk oluşturur mu?
 

mercan

New member
etkili öğrenme.jpg

Adem hoca ahşaptan harfler yapılabilir demişti. Ahşap bulmak zor olacaktı. Keçe ile yaptım. İnşAllah aynı görevi yerine getirir.

El yazısı öğretiliyor çocuklara. Harfler düz yazı şeklinde de olabilir mi yoksa el yazısı halinde mi olmalı?
 

mercan

New member
Yeni bir konu açmak istemedim.

Saatleri bilmeyen öğrenciler ile kum saatiyle çalışmak doğru olur mu?

Kumların tamamı dökülene kadar bu etkinliği yapacağız şeklinde.
 

mercan

New member
Geçen sene özel eğitim sınıfında ücretli öğretmendim. Adem hocanın irmik üzerine yazı yazmasını okuma yazma öğretiminde kullandım. 23 nisan gösterisi olarak da yaptık.

Bu yıl o okulda irmik üzerine yazma çalışması yapılmış.

Çok şükür ki eğitim sistemimizde edinerek öğrenmeye yer veriliyor.

Adem hocam bir öğretmen olarak çok teşekkür ederim. Edinerek eğlenerek öğrenmenin önemini fark ettirdiğiniz için.
 
Üst